Osmanlı döneminden 1950’li yıllara uzanan bu eşsiz koleksiyon, tarih ve müzik tutkunlarını heyecanlandırıyor.
Ahşaptan Gramofonlarla Geçmişe Yolculuk
Altınsoy, koleksiyonunu tam anlamıyla yaşatmak için kendi yaptığı ahşap gramofonları kullanıyor. Ahşap işçiliğindeki ustalığı sayesinde, bu gramofonlar, Türkiye'nin en seçkin koleksiyoncularının salonlarını süslüyor ve hatta bazı devlet adamlarına hediye ediliyor.
Koleksiyonerliğe gençlik yıllarında başladığını belirten Altınsoy, “Gramofon sevdası gençlik yıllarımda taş plak biriktirerek başladı. Bir keresinde gramofon almıştım. Eve geldiğinde çalışmadı. Tamir ederek tekrar eski hâline kavuşturdum. Daha sonra bunun çok basit olduğunu fark ettim. İstanbul ve Avrupa’da antika pazarlarından orijinal gramofon parçaları toplayarak ahşap kasa yaptım. Hep teneke boru takıyordum. Ahşap boru yapabilir miyim diye bir çalışma yaptım. Teneke borunun aynısını ahşaptan yaptım ve başarılı oldum. Daha sonra bu şekilde ilerledim. Bugün Türkiye’nin en seçkin koleksiyoncularının salonlarını benim gramofonlarım süslüyor. Yapmış olduğum gramofonlar bazı devlet adamlarına gönderildi. Avrupalı ünlü koleksiyonerler geldi, Orta Doğu’dan evime gramofon almayan gelenler oldu. Bunu hobi olarak yapıyorum. Hiçbir zaman profesyonelliğe çevirmedim. Hobi olarak kalsın dedim. Çok fazla üretim yapmıyorum. Ayda 1 defa gramofon borusu yapıyorsam yılda 4 tane gramofon üretiyorum. Bu işleri sevenlerin evlerini süslediği zaman ayrı bir haz alıyorum. Ölünceye kadar da bu şekilde devam etmeyi düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Gramofon Yapımında Ahşap Sanatı
Bakır ve teneke yerine ahşap kullanarak, Altınsoy gramofon yapımında yeni bir soluk getiriyor. Özellikle dut ve ceviz ağacından yapılan gramofon boruları ile daha kaliteli sesler elde ediyor.
Altınsoy, “Şu anda elimde 2 binin üzerinde taş plak var. Genelde Türk sanatçılardan oluşan Osmanlı döneminden 1950’li yıllara kadar çıkan taş plaklar var. Bu taş plakların içinde Müzeyyen Senar, Zeki Müren, Safiye Ayla, Münir Nurettin Selçuk, Tanburi Cemil Bey gibi ülkemizin seçkin sanatçılarının koleksiyonunu yapıyorum. Maksadım biriktirmek değil, unutulmaya yüz tutmuş sanatçıların eserlerini ileri kuşaklara aktarabilmek istiyorum. Bizden sonra gelen kuşaklara aktardığımız zaman, bu eserleri koruduğumuz zaman çok daha mutlu olacağım” dedi.
2 Binin Üzerinde Taş Plakla Tarihe Tanıklık
Altınsoy’un koleksiyonunda, Osmanlı döneminden 1950’li yıllara kadar üretilmiş 2 binin üzerinde taş plak bulunuyor. Bu plaklar arasında, Türk sanat müziğinin unutulmaz isimlerinin eserleri yer alıyor.
Altınsoy, “Bazen pirinç ve teneke boru ile ahşap boru arasındaki fark nedir diye soruyorlar. Teneke borular sesin akustik özelliğini bozuyor. Borunun sesi emmemesi lazım, ne kadar kaliteli olursa sesin kalitesi de bir o kadar artıyor. Dut, ceviz, meşe ve söğüt ağacı kullanıyorum. Bunların bile arasında ses farkı oluyor. En iyi sesi ceviz ve dut ağacından yapılan borulardan elde ediyorum. Güzel bir müzik kulağı olan bir dinleyici aradaki farkı rahatlıkla anlayabiliyor. Yaptığım hiçbir ahşap boruda sentetik, selülozik ürün kullanmıyorum. Tamamen atalarımızdan kalmış bir yöntem kullanıyorum. Afrika’da bir böceğin salgıladığı ‘gomalak’ denilen madde var, ahşabın üzerinde sürerek vernik görünümü kazandırıyorum. Bu da gramofon borularına daha bir canlılık kazandırıyor” diye konuştu.
Nadir Bulunan Kartpostal Plaklar
Altınsoy, koleksiyonunda ayrıca Türkiye’de nadiren bulunan, özel günler için üretilmiş kartpostal plaklara da sahip. Bu plaklar, geçmişin iletişim şekillerine eşsiz bir pencere açıyor.
Altınsoy, “Çoğumuz hatırlarız eskiden mektuplu yıllar vardı. İnsanlar birbirlerini tebrik etmek için özel günlerde kartpostal gönderirlerdi. Bu kartpostalların üzerinde resim ve notlar yer alırdı. Daha sonra insanlar kartpostalların üzerine kayıt yaptı. O dönemki eserler bu şekilde insanların birbirlerine hediye etmesiyle yaygınlaştı. İnsanlar hem kartpostal gönderiyorlar hem mesaj gönderiyorlar hem de alan kişi şarkı dinleyebiliyordu” şeklinde konuştu.
“Maksadım biriktirmek değil, unutulmaya yüz tutmuş sanatçıların eserlerini ileri kuşaklara aktarabilmek istiyorum.” - Emin Altınsoy
Altınsoy, tarihi koruma ve gelecek nesillere aktarma konusunda büyük bir tutkuyla hareket ediyor. Bu benzersiz koleksiyon, sadece müzik tarihine değil, aynı zamanda Türk kültürünün zengin geçmişine de ışık tutuyor.
WhatsApp’ta Genç Gazete kanalını takip edin:
https://whatsapp.com/channel/0029Va9sUvv7YSdBkk9nnX0G
KANALI TAKİP ETMEK İÇİN TIKLAYIN
NASIL TAKİP EDEBİLİRSİNİZ ?
Eğer bu yazıyı mobil web tarayıcıdan ya da uygulamadan okuyorsanız BURAYA tıklayarak abone olabilirsiniz.
Whatsapp İhbar Hattımıza haber göndermek için;
0532 696 30 57
Altınsoy, “Maksadım biriktirmek değil, unutulmaya yüz tutmuş sanatçıların eserlerini ileri kuşaklara aktarabilmek istiyorum. Bizden sonra gelen kuşaklara aktardığımız zaman, bu eserleri koruduğumuz zaman çok daha mutlu olacağım”