Bursa’nın kalbinde, zamanın ötesine uzanan bir mabed var: Ulu Cami. Tarihin derinliklerinden süzülüp gelen bu büyük ibadethane, taş duvarlarının ardında yalnızca mimari bir ihtişamı değil, yüzyılların iç içe geçmiş efsanelerini ve ruhani bir huzuru da saklıyor. Burası, yalnızca bir cami değil; her bir köşesinde bir dua, her bir sütununda bir sır gizli. Ve bu sırların en büyüğü, Hızır Aleyhisselam’ın namaz kıldığı yer olmasıdır.
Hızır Aleyhisselam’ın Gölgede Saklı Ayak İzleri
Rivayet odur ki, Ulu Cami inşa edilirken, gök kubbenin altına adım atan yalnızca işçiler değildi. O gün orada olan biri daha vardı: Hızır Aleyhisselam. Cami inşaatı tüm hızıyla sürerken, Somuncu Baba işçilere somun ekmek dağıtırken fark etmiş onu. Kalabalığın arasında sessizce dolaşan o gizemli zatı tanımış ve gözleriyle selam vermiş: “Sen Hızır’sın, anladım.”
Somuncu Baba’nın bu derin fark edişi, kalplerin birbirini tanıdığı bir andı. O anda zaman durmuş, ruhani bir bağ kurulmuştu. Ama sadece bir tanıma anı değildi bu. Somuncu Baba, Hızır Aleyhisselam’dan bir söz istemiş: “Bu mabet tamamlandığında, her gün buraya gelip namaz kılacak mısın?” Hızır Aleyhisselam, “Hangi vakit geleceğim bana kalsın,” diyerek bu isteği kabul etmiş. O günden bu yana, kimsenin hangi vakitte geldiğini bilmediği bir sır hüküm sürmüş bu kutsal yerde.
“Vav” Harfinin Önünde Gizemli Bir Dua
Ulu Cami’nin içinde, kalbinizi titretircesine derin bir sessizlik var. O sessizliğin tam ortasında, caminin en önemli simgelerinden biri olan “vav” harfi yer alır. İslam’da "vav" harfi, Allah’ın birliğini, kainatın sonsuzluğunu ve insanın O’na olan kulluğunu simgeler. İşte Hızır Aleyhisselam’ın her gün bu harfin önünde namaz kıldığına inanılır.
Kimse onun ne zaman gelip dua ettiğini bilemez. Ama camiye her adım atan mümin, o harfin önünde başını eğdiğinde, içinden şöyle geçirir: “Belki de Hızır da burada, şu anda benimle beraber namaz kılıyor.” İnsan, o manevi yoğunlukta kendini kaybeder. Zamanın ötesinde bir yerde, Hızır’ın duaları yankılanır gibi gelir insana.
Bursa Ulu Cami: Beş Büyük Mabedin Birincisi
Bursa Ulu Cami, sadece bu efsanevi hikayesiyle değil, İslam dünyasındaki konumuyla da derin bir saygıyı hak eder. O, manevi olarak dünyanın en büyük beş camiinden biri kabul edilir. Mescid-i Haram, Mescid-i Nebevi, Mescid-i Aksa ve Emeviye Camii gibi kutsal mekanlar arasında yer alır. Yıldırım Bayezid tarafından 1396-1400 yılları arasında yaptırılan bu cami, ilk namazını Somuncu Baba’nın kıldırmasıyla daha ilk günden manevi bir merkez haline gelmiştir.
Bu taş ve tuğlalardan yapılma mabet, yalnızca bir yapı değil; yüzyılların imanını, sevgisini ve duasını taşır. Ulu Cami’ye adım atan herkes, o duvarlarda geçmişin izlerini ve geleceğe uzanan duaları hisseder.
Zamanın İçinde Kaybolmak: Ulu Cami’de Bir Namaz
Bir gün Ulu Cami’ye adım atarsanız, belki de o gün Hızır Aleyhisselam’ın namaz kıldığı vakte denk gelirsiniz, kim bilir? O vakit ruhunuzda bir huzur, yüreğinizde bir sıcaklık hissedersiniz. Duanızın yankılandığı, o sonsuzluk duygusunun sizi sardığı an, belki de Hızır’ın da sizinle aynı safta olduğunu hissedeceksiniz. İşte o zaman, her şeyin üzerini örten o sessizliği daha derinden anlayacaksınız.
Bu caminin her köşesi, her sütunu bir dua, bir hikaye saklar. Belki kimsenin fark etmediği bir anda, Hızır Aleyhisselam sizinle aynı kubbenin altında, aynı dua kelimelerini fısıldıyordur. Zaman burada farklı işler; ruhlar, duygular ve inançlar aynı safta buluşur.
Son Söz: Hızır’ın İzleri ve Ulu Cami’nin Sırrı
Bursa Ulu Cami, sadece bir ibadet yeri değil, bir sır kapısıdır. O sırra adım atan herkes, Hızır Aleyhisselam’ın gölgesini arar. Belki de bir gün, o sessiz caminin köşesinde dua ederken, o kutsal gölgenin üzerinize düştüğünü hissedeceksiniz. Bursa Ulu Cami’si, manevi bir yolculuğun başlangıç noktasıdır; tarih, inanç ve dualarla örülmüş bir huzur kapısı.
İçine adım attığınızda sadece bir mabedin değil, inancın, huzurun ve o sonsuzluğun içinde kaybolmanın tadını çıkaracaksınız. Belki de o gün, Hızır Aleyhisselam sessizce sizinle aynı safta, aynı dualarda buluşmuş olacak.
