İnegöllü futbolcularda ikinci kriter ise evli-bekâr farklılığıydı. Evli insanların
ihtiyacının daha çok olacağı üzerinden hareket edilirdi.

Ama bekâr futbolcuların düğünlerinde ve askere gidişlerinde de kulüp yönetimlerinin takındıkları yaklaşım genellikle değerli olurdu.

1980 yılında Mesut Karakuş’un 30.000 TL transfer ücreti aldığını hatırlıyorum. 4 Eylül 1981 tarihli Altıeylül Gazetesi Ekrem Yıldız haberinde “İlçemizin büyük kulüplerinden Demirspor’un oyuncusu Tevfik Sakın transferde 75.000 lira alarak İnegöl’ün en pahalı futbolcusu unvanını almıştır” denilmektedir.

1981 yılı ortalama döviz kuru 1 dolar 110 TL’dir. O rakam 1984 yılı İnegölspor’un kurulması öncesi İnegöl amatör futbolunun gördüğü en yüksek transfer ücreti idi.

Transferlerde karşılaşılan uygulamalardan biri de futbolcunun kaçırılması şeklinde olurdu.

Burada amaç transfer dönemi başlayana kadar futbolcuyu bilinmeyen bir adreste tutarak başka takım temsilcileri ile görüştürmemek, transfer takvimi girince de kendi takımına noter önünde imza attırmaktı.

 A Milli Futbol Takımımız ve Eskişehirspor’un değerli kaptanı İsmail Arca’nın Eskişehir Fatihspor’a gidişi de böyle olmuş bir transferdir.

Futbolculardan Yamuk Çetin ve yöneticilerden Avukat İsmail Özdemir Eskişehir Amatör Küme Takımlarından Fatihspor için 1964 yılında İnegöl İdmanyurdu’ndan bir futbolcuyu taksiyle kaçırıyorlar. Kurşunlu Köyü yakınlarında Jandarmalar arabayı durduruyorlar; İnegöl’den ‘çocuk kaçırıyorlar’ diye bir ihbar yapılmış çünkü…

Haksız da sayılmazlar çünkü heyecan içinde olup biteni takip eden çocuk liseye yeni başlamış toy bir futbolcu. Ekipteki avukat dilbaz olduğu için jandarmaları bir güzel ikna ediyor ve araba Eskişehir’e doğru seyrine devam ediyor. Bu sefer de arkada İnegöllüler’in arabalarla 26 plakalı arabayı takip etmesi üzerine kaçaklar otelde kalmak yerine Fatihspor’lu bir yöneticinin evinde kalıyorlar. Sonrasında imzalar atılıp söz kesiliyor ve iş bitiriliyor.”

Denenmeye gelerek transfer olmak da bir transfer yöntemidir. Genelde sezonun ilk günleri ama antrenmandaki bir çift kalede, ama bir hazırlık maçında size oyna bakalım derler. Genellikle bir angarya muamelesi görürsünüz, yapacak bir şey yoktur.

Size haber vereceğiz derler, çoğunlukla da memleketinizin yolunu tutarsınız. Tersi örnekler de olur tabii ki. 1979 ya da 1980 yılıydı ilçe stadımızda bir amatör takımımızın sezon açılışıydı.

Kaleci İnegöl’de bilinen biri sayılırdı. Denenmeye değil görüşmeye gelmişti ama yine de denenmeye gelen diğer bir futbolcu ile birlikte ona sen de kaleye geç denilmişti.

Kalecimiz oldukça iyi bir performans gösterdi. İlk yarının sonlarına doğru sakatlandı ve ikinci yarı oyunda yer almadı. Stadyumun tribünü açık değildi, açılışa gelen seyirciler sahayı çevreleyen koşu parkurunun etrafında oturuyorduk.

Sakatlanan kalecimiz dört beş metre yakınımızda birlikte geldikleri anlaşılan bir kişinin yanına oturdu.

Kısa bir süre sonra yanındaki kişiye “İyi gidiyordu, bir kaza golü falan yerim, sıkıntı olur diye, sakatlanmış gibi yaptım” diyordu.

TURHAN ŞAHİN'İN İNEGÖL'DE FUTBOLUN 100 YILI isimli eserinden düzenlenip yayına hazırlanmıştır.