Ondokuz Mayıs Üniversitesi'nde görev yapan Prof. Dr. Metin Eker, yıllardır insan bilincini şekillendiren endüstriyel görsel kültürün etkilerini inceliyor.
Özellikle çocukluktan itibaren oyuncaklar, animasyonlar ve diğer görsel unsurlarla bilinçaltına işlenen mesajların ergenlik döneminde daha belirgin hale geldiğini vurgulayan Eker, bu kodlamaların intihar ve benzeri radikal kararları kolaylaştırdığını savunuyor.
Renk kodlamaları intihara yol açabiliyor
Prof. Dr. Metin Eker, yaptığı çalışmalarla özellikle 'mavi' rengin tehlikeli bir kodlamaya dönüştüğünü ortaya koyuyor. Renklerin, özellikle mavi gibi masum görünen tonların, bağımlılık ve intihara yönlendirebilecek bir potansiyel taşıdığını belirtiyor. Eker, bu konuda geliştirdiği "Kod Adı Mavi" çalışmasıyla insanların bilinçaltına yönelik renk kodlamalarının etkilerini daha derinlemesine incelemiştir.
Yap-boz oyuncaklar boşanma oranlarını artırıyor
Prof. Dr. Eker'in araştırmalarına göre, yap-boz türü oyuncaklarla büyüyen bireyler, ileriki yaşamlarında evliliklerinde sorunlar yaşıyor. Bozmanın yapmaktan daha fazla haz verdiği bu tür oyuncakların, gençlerin boşanma oranlarını artırdığı iddia ediliyor. Eker, çocukların bu tür oyuncaklarla büyüyerek "yapma" ve "bozma" süreçlerinde daha çok bozma davranışına yönlendirildiğini vurguluyor.
Çizgi filmler çocukları uyuşturucuya yatkın hale getiriyor
Eker, popüler çizgi filmler ve animasyonlardaki fosforlu renklerin, çocukların algılarını rahatsız ederek onları uyuşturucu maddelere yatkın hale getirdiğini belirtiyor. Görsel kültürün çocuklar üzerindeki etkisinin çok daha derin olduğunu ifade eden Eker, animasyonlardaki parlak renklerin zihinsel rahatsızlıklara yol açabileceğini dile getiriyor.
"Popüler kültür unsurları sadece eğlence amacıyla üretilmiyor; bu unsurlar, gençlerimizin bilinçaltını yönlendirecek şekilde tasarlanıyor. İlluminati simgeleri gibi kodlamalar bile bu tehlikelerin yanında masum kalabiliyor."
Gençler imzalarında kendilerini değersizleştiriyor
Prof. Dr. Eker'in gençlerle ilgili yaptığı gözlemler, onların bilinçaltında kendilerini değersizleştirdiklerini gösteriyor. Öğrencilerin çoğunun imzalarını attıktan sonra üzerine çizik attığını belirten Eker, bunun onların kendilerini bilinçsizce değersizleştirdiklerinin bir işareti olduğunu vurguluyor. Ayrıca, gençlerin karamsar konulara yöneldikleri ve kaos, ölüm gibi temaları sıkça tercih ettiklerini ifade ediyor.
Geleceğimizin yok olmasına göz yumuyoruz
Gençlerin bu tehlikelerden korunması için acil adımlar atılması gerektiğini savunan Eker, sadece çocukların değil, ailelerin de görsel okuryazarlık anlamında eğitilmesi gerektiğini belirtiyor. Endüstriyel kültürün gençlerin bilinçaltını yönlendirdiğini ve bu durumun büyük bir pedagojik sorun oluşturduğunu vurguluyor.
Prof. Dr. Eker, çözüm için Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Yükseköğretim Kurulu gibi kurumların ortak çalışması gerektiğine dikkat çekerek, bu konunun daha fazla göz ardı edilmemesi gerektiğini söylüyor.
İnanç haberleri için TIKLAYINIZ!
Astroloji ve Rüya haberleri için TIKLAYINIZ!
Kadın Aile haberleri için TIKLAYINIZ!
Kültür Sanat haberleri için TIKLAYINIZ!