5. Kasım.2024 tarihli “Türkiye’de Yaşamak” ve 15.Kasım.2024 tarihli “El Yükseltmek” başlıklı yazılarım da ele aldığım konuların merkezinden yola çıkarak ana tema olarak süreci gözlemlemek ve analiz için zamana ihtiyaç olduğunu belirtmiştim. Derin bir analiz için hala beklemek, izlemek, gözlemlemek ve zaman gerektiği gerçeğini bilerek, 2024 yılının bu son gününe kadar oluşan gelişmelerden bir analiz çıkarmak artık mümkün.
Bahsettiğim konu Sayın Devlet Bahçeli’nin beklenmedik bölücü başı çıkışı, ardından olan menfur TUSAŞ saldırısı, sınır ötesinde artan ve etkili nokta atışlı devam edegelen terörist operasyonları ve Suriye’de tüm muhalif gurupların başta Suriye Milli Ordusu (SMO) ve HTŞ yönetiminde “Özgürlük Şafağı” isimli operasyon ile katil eset sürüsünün yönetiminin yıkılması, ülkeden kaçmaları ve kısa sürede ülkede gelişen özgürlük havası. Ülkelerine dönüş yapmaya başlayan Suriyeli kardeşlerimiz… Bu arada M5 karayoluna kadar olan bölgede birkaç kesinti noktası hariç Türk Ordusunun gözetimi ve güvenliği altında olduğu gerçeği… Ve pkk-pyd ve her ne karın ağrısı diğer bir sürü isimli bu bölücü terörist grupların Suriye’nin kuzey doğu ve doğu kesiminde kalan “SARI ALAN” diye tabir edilen bölgede sıkışıp kaldığı gerçeği ve çöl denizine düşmüş, bulduğu her yılana sarılacak kadar herkesten medet uman açıklamaları… Korku dağlarının dumanı ve çölün kumları arasında yok olup gidecekleri gerçeği…
Kuzey Irak bölgesinde de Türkiye sınırlarından Irak’a doğru ileri KALEKOLLAR ile ve havadan karadan PENÇE-KİLİT operasyonlarını ile bölgedeki bölücü unsurların soluğunun kesildiği başarılı operasyonlar ile pkk-pyd ve her ne karın ağrısı diğer bir sürü isimlerle bölgeler arasında bağın olabildiğince kesildiği, ikmal yollarının, cephane, sığınak vs. vs. hepsinin yerle yeksan edildiği kısaca bölücü terörün ve teröristlerin artık yok olma noktasına geldiği de bir gerçek. Ve her iki bölgede de ne ABD’nin ne İsrail’in nede diğer Avrupalı ortaklarının ve de İran, Ermenistan, Rusya dahil doğu bloğundan da artık onlara gerekli desteği eskisi gibi veremediği hatta veremeyeceği hatta ve hatta bunu dile getiren liderlerin de olduğu bir süreci yaşamaktayız.
Peki, hal böyle iken Sayın Devlet Bahçelinin çıkışı, Sayın Cumhurbaşkanının buna örtülüde olsa destek vermesi ve Cumhur İttifakının top yekûn bölücü başı apo ile dem partisinin görüşmesini örtülü/açık desteklemesi, istemesi neyin nesidir. Hatta Gazi Meclis çatısı altında dem partisinin grup toplantısına katılmasına bile baldıran zehri içme noktasında da olsa razı olacaklarını dile getirmeleri… (-ki böyle bir şeye şiddetle karşıyım.) Karşılığında bölücü başının “Umut Hakkı” ile salıverilmesine bile onay verilebileceği gerçeğini bile bile, tek isteklerinin bölücü başından “Silahları Bırakın!” çağrısını dile getirmesi ve tüm bölücü unsurlarında buna uyması… Silahların bırakılması kim istemez ki?
Birçok insan rüyamda görsem inanmam diyeceği şeyler bunlar değil mi? Peki neden? Böyle bir tablo ile karşı karşıyayız. Biraz spoller vereyim size.
Yazımın başında benim gibi sıradan birinin yaptığı gözlem ve analizi köklü ve kadim Türk Devleti bilmez mi? Yapmaz mı? Elbette biliyorlar. Elbette devletin bildiklerine ve yaptıkları analizlere bizler sahip değiliz. Devletin erkleri bunların kat ve kat üstünü çok daha iyi biliyor. Analiz ediyor. Peki öyle ise amaç ne? Dün, dem partili iki isim gitti ve görüştü. İlk açıklama geldi. Tırışkadan nağme. Buna rağmen, kandildekiler de aynı saatlerde tutuştular. Üst üste açıklamalar. apoyu hemen yalanladılar. İstemezük dediler. apo denilen katilin pkk/pyd denilen bölücü teröristler için çoktan artık bir lider olmadığı, resmini kullanmaktan öteye gitmediklerini, onu sadece halkları kandırmak için bir simge olarak kullandıkları gerçeğini halka anlatmak. İt itliğini de bırakmaz, silahını da. Biliyoruz.
Bu terörist soysuzlarının, Türkiye’de karışıklık ve kaos çıkarmak, halkı terörize etmek için, parasını verenin tasmalı köpeği ve kuklası olduğu, vekalet savaşı veren ne idüğü belirsiz, vatansız, vicdansız, şerefsiz, çapulcular olduğu gerçeğini, barış, özgürlük, halkların kardeşliği gibi sözlerinin kandırmaca, aldatmaca ve masal olduğunu gerçeğini halka göstermek. Biz Kürt kardeşlerimizle bu vatanın ortak paydasıyız. Ve bu ülkede Kürt sorunu yok. Bölücü pkk/pyd sorunu var.
Yani özetle, kimsenin bölücü başını tekrar salıvermek, bölücü teröristlerle masaya oturmak, Anayasa ile ülkenin bölünmez bütünlüğüne zarar verebilecek bir yapı oluşturmak niyeti yok. Olamazda. Amaç, kafası karışık Kürt kardeşlerimizin gerçeği yalnızca gerçeği görmesini sağlamak ve de… Spoller bu kadar. Gerisini bekleyip görelim. Eyvallah!
Bekir AYDOĞAN