Bir anne anlatıyor umutsuz ve çaresizce.
“Kafam rahat etsin” diye duruma göre çocuğumun eline tablet, telefon ve televizyon kumandası verdim.
Şimdi ise elinden alamıyorum.
Ne ders çalışıyor, ne ödevini yapıyor, ne de bizimle zaman geçiriyor.
Neredeyse günde sekiz on saat ekranla vakit geçiriyor.
Zamanında sokağa çıkartmadım, şimdi hiç kimse ile arkadaşlık kur(a)mıyor.
Okulda dışlanıyor.
İlgi duyduğu hiçbir oyun yok.
“Kafam rahat etsin” derken başım bu çocukla şimdi belada.
Beni hiçbir konuda dinlemiyor, tabletti saklıyorum olmuyor, kumandayı vermiyorum olmuyor.
Gittikçe inatlaşıyor, hırçınlaşıyor.
Söz dinlemiyor, agresif davranıyor.
Sonumuz ne olacak bilmiyorum!
Sonra çocukla konuşuyorum.
Ben annemden öyle bir intikam alacağım ki, o görür.
“Nasıl bir intikam?’’ diye soruyorum.
18 yaşıma geldiğimde doğum günümde evden kaçıp gideceğim!
Çocuğa okulda bir sorun yaşayıp yaşamadığını soruyorum.
Çocuk başını eğiyor, sağa sola bakıyor sözcükler boğazında düğümlene düğümlene anlatıyor yaşadıklarını.
Daha doğrusu ona yaşatılanları…
Üç öğretmenimle üç farklı sorun yaşıyorum.
Biri sürekli beni azarlıyor, biri beni hep küçümsüyor, biri de her fırsatta benimle dalga geçiyor.
Öğrencinin biri de sürekli beni dövüyor.
Evet, sokaklar güvenli değil anlıyorum ama çocukların sokakta akranları ile öğrenmeleri gereken birçok şey var.
Nitekim bugün sokaklar güvenli değil denilerek evde tutulan çocuklar, çok daha büyük sorunlar yaşayabiliyorlar.
Okulda arkadaşlık kuramadıkları için dışlanabiliyorlar.
Kısacası ekrandan öğrendikleri sanal ilişkilerle akranları ile gerçek hayatta uyum sağlamada sorun yaşayabiliyorlar.
Hem odasında güvenle zaman geçirdiğini düşündüğünüz çocuğunuzun güvende olduğunu sanmayın.
Zira ekrandan iletişim kurdukları kişi veya kişiler onlara çok farklı zararlar vermekle birlikte ekran bağımlısı olmaları da kaçınılmazdır.
Ayrıca en nihayetinde eve kapatılan çocuklar, eninde sonunda hayatın bir gerçeği olarak bugün çıkılmasına izin verilmeyen sokaklarda yarın ekmeğini kazanmak durumunda kalacaktır.
Dahası bugün sokakta düşmeyi, kapışmayı, didişmeyi öğrenmeyen çocuk, yarın kendi ayakları üzerinde durup ekmeğini kazanması mümkün olmaz.
Çok kolay avlanır.
Vur yüzüne al elinden emeği misali olur.
Dolayısıyla sokağa zamanında çıkmamanın bedeli ağır olur.
Ayrıca ilk çocukluk evresinde sürekli ekranla zaman geçiren dolayısıyla arkadaşlık ilişiklerini öğren(e)meyen çocuk, akran zorbalığına maruz kalır.
Kimse ile arkadaşlık kur(a)mayacağı için de uyumsuz öğrenci diye mimlenir.
Hatta bazı öğretmenleri onu kapsamayacağı gibi etiketler.
Okulda dalga konusu olur.
Küçümsenir, azarlanır.
Bugün kafanız rahat etsin derken yarın hem kendinize hem de çocuğunuza baş edemeyeceği dertler açmayın.
Kafanız rahat etsin diyerek çocuğunuzu evin bir köşesinde yeter ki ağlamasın, sessizleşin diye telefon, tablet verip ihmal etmeyin.
Çocukluğunu çalıp geleceğini karartmayın.
@msahmarhan