İçinde hayrı, hasenatı, sevabı bol olan vakitler şimdi geride kaldı. 11 ayın sultanı Ramazan-ı Şerif bütün güzellikleri tattırdı ve bir miktarını da hediye edip aramızdan ayrıldı.

Sahuruyla, iftarıyla, teravisiyle, fitresi ile, sadakasıyla, zekatıyla daha nice güzellikleriyle bizi burada bırakıp gitti.  Bu ramazanda fark ettiğim bir şey daha oldu. Oturduğum meclislerde, yaptığım ziyaretlerde paylaşmaya çalıştım. Faydası olur umuduyla sizlere de bahsetmek istiyorum.

Yunus Suresinin 62. ayet-i kerimesinde yakaladığım o mana beni sarıp sarmaladı. “Güzel yapanlara daha güzeli bir de fazlası vardır...”  O kadar hoşuma gitti ki bana büyük bir güzellik ikram etti.

Motivasyonu yüksek bir cümle Allah'a ve ahiret gününe inanan bir gönül için. İnsanı, güzel ve meşru bir şeyi yapmaya yönlendiren bu cümle, karşılığında daha güzeliyle mükafatlandırılacağını söylüyordu. İyilik yap iyilik bul sözü gibi.

Belki içinizden bir vesvese her zaman böyle olmuyor diyordur. "İyilik yaptığımızda, her vakit iyilik bulmuyoruz çevremizdeki nankör insanlar sayesinde. Hatta bazen iyilik yapmaktan bile vazgeçiyoruz, diyenler olabilir.

İşte bunun sebebi, ahiret gününe olan inancın zayıflığıdır diye düşünüyorum. Allah bu dünyada yaptıklarımızın cezasını/karşılığını ahirette vereceğini açık açık söylüyor kitabında.

Arefe günü yaşadığım bir tecrübeyi de anlatmak istiyorum sanki bu ayeti kerimenin tecellisi oldu.

Bayram günü fırınlar kapalı olacak, biraz fazla ekmek alayım, dedim fırına girdim. Erkence olduğu için pideler henüz çıkmamıştı. Bir dostla masada oturduk muhabbet ediyoruz. Pidelerin çıkacağı haberi verilince fırına girdik... Ayaküsü bekliyoruz. Eski bir öğrencim geldi: "Hocam, selamün aleyküm" diye selam verdi. "Bugün pideler benden lütfen Bak rica ediyorum Allah rızası için gibi bir sürü cümle ile beni razı etti. Parayı çıkarmışım pidelere alacağım parayı vereceğim. Bu kadar ısrara dayanamadım peki dedim. Değerli öğrencim Siz geçen gün geldiniz kalabalıktı sıra vardı pide alamadınız işime çok dokundu evde eşime bile söyledim Bir gün alacağım o cama kendi elimle götüreceğim demiştim o gün bugünmüş bana müsaade edin. Eh eh müsaade Allah'tan. Fakat elimde tuttuğum parayı da yanımdaki dostuma uzatıverdim sen bu parayı al öğrencilerinin işlerinde kullan.

Öğrencim bana, ben ise  ,,,dostuma yaptığım ikramdan memnun vaziyette dışarıya çıktık mis gibi pidelerin kokusu etrafa yayılıyor değerli öğrencim başladı anlatmaya:

"Hocam, dedi. Geçenlerde vefat eden amcam için yazdığınız yazı bizi çok duygulandırdı ailece okuduk çok memnun olduk. Ben de: "Allah ondan razı olsun her bir kelimesini hak eden böyle hayırlı insanlar ardından birkaç cümle yazmak bizim gibiler için borç, dedim.

Sonra muhabbet biraz koyulaştı. Dernek üzerinden yaptığımız çalışmalardan bahsettim. Bu sefer el çantasından bir zarf çıkardı üzerinde “zekat” yazıyordu.

Az önce dostuma öğrenciler için kullanırsınız dediğim miktarın kat kat fazlası. Hani yaptığınız iyilik bire 10 ve daha fazla derler ya o miktar.

Şimdi gelin de siz güzel yapanlara daha güzeli ve bir de fazlası vardır ayeti kerimesini “hakkal yakîn” yaşamış biri olarak inanmayın, olacak iş mi?

Daha önce de tecrübe ettiğim bir şeydi bu infak olayı. İnsan sadaka verdikçe Allah, insana tekrar tekrar veriyor. İnsan verdikçe tekraren veriyor, hem de bu dünyada. İnşallah ahirette daha güzeli ve  daha büyüğü karşılaşırız. Allah vaadinden asla dönmez.

AHMET TAŞTAN