Hepimiz biliyoruz ki “ameller, niyetlere göredir. Kişiye, niyet ettiğinin karşılığını vardır.” Kainatın sevgilisi (sav) böyle buyuruyor.

Bu kutlu sözü duyduktan sonra, niyetinizle amelinizin arasına herhangi bir başka düşünce, fikir ya da niyet sokmazsanız kabul olunabilir.  Böyle makamda bir davranış ortaya sergilersiniz.

Zalim, Siyonist İsrail, günlerdir yorulmadan, bıkmadan ve herhangi bir masraftan kaçılmadan sürekli mazlum, masum Gazzeli çocuk- kadın, genç-yaşlı demeden bombalarken “ne yapsak boş!” mazeretine sığınan yüreklerden olmamak adına tekrar yürüyoruz. Tekraren yürüyoruz. Alışveriş yapmak için, bir dostun dükkanına uğramak için, kafede oturup bir bardak çay içmek için, Sani Konukoğlu caminde bir vakit namaz kılmak için yürüdüğümüz yollarda... Salına salına gezdiğimiz kaldırımlarda şimdi ellerimizde bayraklar, yüreğimizde derin ve büyük bir acı, dudaklarımızda Rabbimize ulaşacak dualar ve kafirleri yerle yeksan etsin diye attığımız sloganlarla sokaklardayız, yürüyoruz.

Direne direne, vuruşa vuruşa zafere yürüyecek adamlar olmak zorundayız. Kıyıda durup “değişen bir şey olmuyor(!)” bahanesine sığınmayacağız. Çok mu zor! Oturduğun yerden kalkıp birkaç adım atmak. Çok mu zahmetli ! Elinde Türk bayrağı, Filistin bayrağı ya da Doğu Türkistan bayrağı sallamak. Çok mu ürkütücü! Belki bir gün başımıza bela gelebilir korkusunu yaşamak...

Cesaretli insanlara hayran oluruz bazen.  Elimize geçmiş cesaret örneğini ortaya koymak. Çok mu aptalca!

“Allah, oturanlarla cihad edenleri elbette ki belirleyecektir.” Ayet-i kerimesinde oturanlardan mı olacak istersiniz. Ümmet coğrafyası kadar geniş sevgi ve muhabbetle dünya Müslümanlarının yanında olmak imkanını kaçıracak mıyız?

İyilik ve güzellik adına, mazlumların yanında olmak ne kadar ürkütücü olabilir ki(!) basit bir tembelliğin arkasına sığınabiliyoruz.

“Akşam düğünümüz var. Düğüne gitmeden önce şurada birkaç adım atıp sesimizi dünya mazlumlarına ulaştıralım” diyenlere. “Pazar sabahı pikniğe gideceğiz ailece. Bugün erken bitirelim. Eğlendiğimiz kadar, yiyip içtiğimiz kadar, hakkını vermek için yürüyelim” diyeceklere ihtiyaç var.

İnegöl Belediyesi'nin önünde bayraklar dalgalanırken, marşlar çalarken, sloganlar atılırken... Caddenin dört bir tarafından akın akın gelen yürekli bir topluluk olmak için yürüyeceğiz.

Ahirette yaptığımız davranışın karşılığını görmek isteyenler, bilmek isteyenler... İlahî kelamın kelimelerine dikkat etsinler. “Allah'ın taraftarları galip gelecektir.” Allah'ın dinine yardım edicilere verilecek ecir bellidir. Bu yürüyüş daha önce de yaptıklarımız gibi, amel defterimizin ser levhası olacaktır. Baş tacı edeceğimiz, yaptığımızdan mesrur olacağımız, böyle güzel yürüyüşe aile efradımızla beraber katılmaya niyetlenmek gerekir.

Gönül gönüle, omuz omuza, yan yana Filistin dansını yapmaya, Ebu Ubede’yi dinlemeye, marşlar söylemeye, dualar etmeye... Bekliyoruz.

AHMET TAŞTAN