Tahtaköprü Beldesi: Tarihin ve Doğanın Kesiştiği Nokta

Bursa'nın İnegöl ilçesine bağlı Tahtaköprü Beldesi, tarihin ve doğanın iç içe geçtiği, gizemli ve büyüleyici bir yer. Domaniç Dağları'nın eteklerinde yer alan bu beldenin zengin bitki örtüsü, stratejik konumu ve tarihi geçmişi, ziyaretçileri için keşfedilmeyi bekleyen bir hazine niteliğinde.

TAHTAKÖPRÜ (2)

Doğal Güzellikler ve Zengin Bitki Örtüsü

Tahtaköprü, zengin bitki örtüsü ve akarsu kaynaklarıyla dikkat çekiyor. Erozyona açık, engebeli arazisi, yöreye özgü bitki türlerinin gelişimine zemin hazırlıyor.

Stratejik Konum ve Ulaşım

Domaniç Derbendi'nin başlangıç noktası olan Tahtaköprü, tarihi Yörük yolu ile kesişiyor. Bu stratejik konum, beldenin tarih boyunca önemini artırmış.

Nüfus Yapısı ve Göçmenlerin Etkisi

1876-1877 Türk-Rus Savaşı sonrası bölgeye yerleştirilen Balkan kökenli göçmenler, Tahtaköprü'nün kültürel ve demografik yapısını şekillendirmiş.

TAHTAKÖPRÜ (3)

Geçim Kaynakları ve Yerel Üretim

Orman ürünleri, tarım ve ziraat, beldenin ana geçim kaynaklarını oluşturuyor. Çilek, fasulye gibi sebze ve meyve çeşitleri bol miktarda yetiştiriliyor.

TAHTAKÖPRÜ (8)

Yerel Sanayi ve Atölyeler

Son yıllarda mobilya ve sandalye imalatıyla ilgili atölyelerin açılması, bölgenin ekonomik yapısına yeni bir boyut kazandırmış.

"Tahtaköprü, tarihi dokusu ve doğal güzellikleriyle keşfedilmeyi bekleyen bir cennet köşesi."

Tahtaköprü Beldesi, zengin tarihi, doğal güzellikleri ve kültürel mirasıyla, hem tarih meraklılarına hem de doğa severlere hitap eden benzersiz bir destinasyon. Bu gizemli beldenin keşfi, ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim vadediyor.

TAHTAKÖPRÜ (4)

RECEP AKAKUŞ HOCANIN ESERİNDEN TAHTAKÖPRÜ

Genç Gazete köşe yazarı Recep Akakuş hocamız, gazetemizde yayınlanan daha önceki yazılarında Tahtaköprü'yü köşesine taşımıştı. İşte o yazı!

TAHTAKÖPRÜ BELDESİ-1

Tahtaköprü Beldesi, İnegöl’ün güneydoğusunda ve Domaniç Dağları’nın kuzeydoğu eteklerinde engebeli bir arazi üzerinde kurulmuştur. Arazi son derece erozyona açıktır. Bitki örtüsü ve akarsu kaynakları bakımından, oldukça, zengindir.

Ulaşım yönünden stratejik bir konuma sahiptir.

Çünkü Tahtaköprü Beldesi, bir taraftan Domaniç Derbendi’nin başlangıç noktasını teşkil ederken diğer taraftan da Bozhöyük ve Tekke-Aksu istikametinden gelerek Sınırbeli ve Eski Karacakaya Köyü güzergâhını izleyerek Oylat Kaplıcaları’na gelen tarihî Yörük yolu’nun, Domaniç Derbendi ile kesiştiği noktada yer almış bulunmaktadır.

İnegöl Ovası’na inen ve debisi yüksek olan Oylat/Çamlık Deresi’nin, önemli bir kolunu teşkil eden Çepel Deresi’nin bir kolu da Tahtaköprü yöresinden doğmaktadır.

Halkın geçim kaynağı, başta orman ürünleri olmak üzere tarım ve ziraattır. Çilek, fasulye ve benzeri ürünler, meyve ve sebze çeşitleri de bol miktarda yetiştirilmektedir.

Son yıllarda mobilya ve sandalye imalatıyla ilgili atölyeler de açılmaya başlamıştır.

TAHTAKÖPRÜ (9)

Belde nüfusu, 1990 yılı genel nüfus sayımına göre 2.300 kişidir. 2000 yılı genel nüfus sayımına göre ise 1.117’si, kadın ve 1.161’i erkek olmak üzere toplam belde nüfusu, 2.278 kişi olmuştur.

İnegöl şehir merkezine olan uzaklığı, 22 kilometredir. Nüfus,Balkan kökenli göçmenlerden oluşmuştur. Halk arasında 93 Muharebesi olarak bilinen 1876-1877 Türk- Rus Savaşı’ndan sonra Anadolu’ya gelen göçmen kafileleri, devletçe bu yöreye yerleştirilmiştir. İskân işlemi, iki kademeli olmuştur.

Sözgelimi, ilk gelen kafile, günümüzde Arapoturağı denen yere yerleşmişler ve Ümraniye adıyla bir köy kurmuşlardır. Daha sonra gelen ikinci kafile ise halk arasında Delev ren/Deliören diye isimlendirilen derbende yerleşmişler ve burada Burhaniye adıyla ikinci bir köy tesis eylemişlerdir.

Ardından gelen üçüncü kafile ise günümüzde Dereboyu diye anılan yöreye yerleşmiştir. Ancak daha evvel gelip de Ümraniye ve Burhaniye köylerini kuranlar, ağır kış şartları ile karşılaşınca ilk yerleştikleri köylerde barınamamışlar ve 1882 yılında her iki köy, aşağıya yani üçüncü kafilenin yerleştiği Dereboyu’na inmişlerdir.

TAHTAKÖPRÜ (10)

Burada devlet gözetiminde yöreye iskân edilen köylüler, devletin yönlendirmesiyle, doğuya yani Domaniç-Derbent yolu’na doğru kaymışlar ve köy merkezine Merhum Sultan II. Abdülhamid’in önerisi doğrultusunda bir cami ve bir de karakol binası inşa edilmiştir. Böylece köyün merkezi, dere kıyısından yukarı mahalleye doğru kaydırılmıştır.

 Beldenin Tahtaköprü adını almasına gelince, hatırlanacağı üzere İnegöl Turgut Alp tarafından 1299 yılında Osman Gâzî adına fetih edilmiştir. O tarihten itibaren de hem ekonomik ve hem de yönetim açısından Domaniç, bazan, nahiye ve bazan da mücavir ilçe statüsünde İnegöl’e bağlanmıştır. Bu bağlılık, asırlar boyu devam etmiştir.

 Domaniç yöresini İnegöl’e bağlayan ve Uludağ ile Domaniç Dağları’nı aşarak İnegöl Ovası’na ulaşan belirli geçitler vardır ki bunlara bel veya derbent adı verilir.

Bu geçitler, batıdan doğuya doğru şöyle sıralanır: Kıran Derbendi, Boğazova Derbendi, Ağıllı Kaya Derbendi, Mizâl Derbendi, Domaniç Derbendi ve Sınırbeli Derbendi. Bunların içinde en işlek olanı ve en çok kullanılanı Domaniç Derbendi’dir.

Bu derbent de Tahtaköprü’den başlar, Arapoturağı ve Koca Yayla’yı aşarak Domaniç-Çukurca Köyü’ne ulaşır. Topoğrafik yapı itibarıyla yöre, çok engebelidir. Arazi, derin vâdiler ile yekdiğerinden ayrılmıştır. Bu nedenle bölgede güvenli bir ulaşım için vâdiler üzerine yer yer köprüler kurma zarureti doğmuştur.

Köprü inşaatında da yapı malzemesi olarak ağaç ve kereste kullanılmıştır. İşte bu sebeple beldeye, Tahtaköprü adı verilmiştir. 

TAHTAKÖPRÜ (5)

TAHTAKÖPRÜ BELDESİ-2

Tarihî süreç içinde Domaniç ile İnegöl arasında hiç kopmayan bir bağ var olmuştur. Hatta Türk hâkimiyet devrinden önce de bu ilişkinin bulunduğuna şahit olmaktayız. Zira bu dönemde İnegöl yöresi, Tomas adında bir Hıristiyan din adamına izafeten Tomas-Yeri anlamında olmak üzere Antiktoma ismiyle anılmaktadır.

Hüdavendigâr Livası Tahrir Defterleri adlı kaynak eserin 88 nci sayfasında yer alan 130 ve 131. maddelerde bu isim, köy adı olarak Toma ve Lipetoma tarzında tescil olunmuştur.

Tomas’ın oğlu anlamına gelen Domaniç/Tomaliç ismi de bu yörenin, İnegöl ile tarihî bağına işaret eylemektedir. Ertuğrul Gâzî’nin, Söğüt’ü kışlak ve Domaniç’i yaylak olarak kullandığı devirde İnegöl Tekfuru Nikola ile Samsa Çavuş arasındaki çatışmalar, hep bu yörede vuku bulmuş ve çatışmanın gerçek sebebi şuur altında - dâima- Tomas ve Tomaliç dürtüsü olmuştur.

Hatırlanacağı üzere İnegöl Tekfuru ile Osman Bey arasında meydana gelen ilk çatışma, Ermeni Belinde/Hamza Bey Boğazı’nda vuku bulmuştur. Bu çatışmada Osman Bey, yeğeni Baykoca’yı şehit vermiştir. Bu nedenle Osmanlı’nın ilk şehidi Baykoca olmuştur.

TAHTAKÖPRÜ (11)

1284 yılında vukû bulan bu çatışmanın ve şehâdetin intikamı, bir yıl sonra, yani 1285 yılında Kolcahisar baskını ile alınmıştır. 1287 yılında ise Domaniç Derbendi’nde ve de İki Sular/İkizçe Mevkii’nde meydana gelen çatışmada Osman Gâzî, bu sefer de Ağabeyi Savcı Beyi/Sarı Batu’yu şehit vermiştir.

Bu nedenle Tahtaköprü coğrafyası, Osmanlı’nın ikinci şehidi Savcı Beyi, bağrında taşımaktadır.Savcı Bey’in şehâdetine vesile olan çatışma, Domaniç Beli’nde ve İki Sular mevkiinde vuku bulmuştur. Savcı Beye ait Hatıra Mezarı’n, Domaniç yöresinde bulunması da bu görüşümüzü teyid eylemektedir.

Şu kadar var ki, İnegöl-Bilecik yolu üzerindeki İkizçe Köyü de -muhtemelen- bir çatışmaya sahne olmuştur. Ancak bu çatışma, Kolaca-Hisar baskınından sonra İnegöl tekfuru Nikola’nın takipçi güçleri ile Osman Gâzî’nin geri çekilen kuvvetleri arasında vuku bulmuştur. Çünkü Bilecik’ten gelen yol ile Ermeni-Pazarı/Pazaryeri İlçesi’nden gelen stratejik yol, bu mevkide kesişmektedir. Buraya,” İkizçe” denmesinin gerçek sebebi de budur.

Ayrıca, Samsa Çavuş’un kendisine verilmesini istediği stratejik değeri olan ünlü Karatekin Kalesi de bu civardadır. 1839 yılında yayınlanarak yürürlüğe konan Tanzimat Fermanı ile ülkede yönetim açısından yeni oluşumlar, gerçekleştirilince hem askeri hem de sivil yönetim birimlerinde köklü değişiklikler yapılmıştır.

TAHTAKÖPRÜ (13)

Bu arada yerel yönetimler için de -başta İstanbul olmak üzerepilot uygulama çalışmaları başlatılmıştır. Özellikle Kırım Savaşı’ndan sonra yerel yönetim kuruluşlarına ağırlık verilmiş ve 1865 yılından itibaren İstanbul dışında da belediye teşkilâtları kurulmaya başlamıştır. Diğer yandan Osmanlı’nın ilk başkenti sayılan Bursa İli, Redîf-i Eyâlet-i Hâssa-i Hüdavendigâr adıyla yeni bir statüye kavuşturulmuş ve Bursa, ikinci bir başkent gibi algılanmıştır.

Bu sebeple yörenin nüfus yapısı, süratle değiştirilmiştir. Müslüman nüfusun çoğunluk sağlayacağı bir ortam hazırlanarak hem Balkan kökenli ve hem de Kafkas kökenli muhacirler, bu yörelere - geniş çapta- iskân edilmiştir. 1876-1877 Türk- Rus Savaşı’ndan sonra ise bu iskân faaliyeti, yoğun bir şekil almış ve yöre, göçmen köyleri ile donatılmıştır. Tahtaköprü Köyü de işte bu göçmen köylerinden biridir.

TAHTAKÖPRÜ (6)

TAHTAKÖPRÜ BELDESİ-3

Sultan II. Abdülhamid, padişah olunca da İnegöl’de ve yakın çevresinde geniş bir îmar faaliyeti başlatmıştır. Başta İshak Paşa Camii ve Cuma Camii olmak üzere; bütün eski yapılar, onarılmış ve bu arada Tahtaköprü-Hamidiye Camii de inşa edilmiştir. Ayrıca Tahtaköprü ve Koca Yayla arasındaki geniş ormanlık alan, Sultan II. Abdülhamid’e, av sahası olarak ayrılmış ve koruma altına alınmıştır.

Bu nedenle Tahtaköprü, devletçe gözetilen ve camiine hatip tayin edilen merkezi bir köy statüsü kazanmıştır. O devirde emlâk-ı şâhâne müdürlüğü yapmış olan ve İnegöl-Sinan Bey Camii’ni de yeni baştan onaran Arap Dede, yörede geniş bir ün kazanmıştır. Yönetim merkezî olarak Domaniç Derbendi’nde tesis ettiği dinlenme sahası da, kendi adına izafeten, Arap oturağı adıyla anılmaya başlanmıştır.

Cumhuriyet devrine gelince Tahtaköprü’nün idarî statüsü değişmiştir. İslâhiye ve Uzunbarış Köyü, nahiye merkezî olmaktan çıkarılarak. Mezit ve Sulhıye adıyla iki ayrı köy haline getirilince 1926- 1927 yılından itibaren Tahtaköprü Köyü, nâhiye merkezî olmuştur. Çevredeki On dokuz köy de bu nahiye merkezine bağlanmıştır.

1929 yılında Tahtaköprü’de belediye teşkilâtı kurulmuş ve bakkal İbrahim, ilk, belediye başkanı olmuş ise de kısa bir süre geçtikten sonra belediye teşkilâtı, feshedilmiştir. Bununla birlikte nahiye merkezliği devam etmiştir. 1974 yılında yeniden belediye teşkilâtı kurulan Tahtaköprü, 500 hanedir. Üç mahalleye ayrılmıştır. Bunlar, sırasıyla: Hacılar-Hamidiye ve Zafer mahalleleridir.

TAHTAKÖPRÜ (14)

Tahtaköprü’den Ruşentahta köprü’ye: Uludağ ve Domaniç Dağları’nın İnegöl Ovası’na bakan kuzey yamaç ve eteklerinde kurulmuş olan köylerin hepsi, genel hatları ile Turguteli’ne dâhildir. Bu yöre, Osman Gâzî tarafından İnegöl fatihi Turgut Alp’e dirlik olarak verilmiştir. Yöre merkezi, Turgut Alp/Gence Köyü’dür. Yörenin doğu sınırı, Domaniç-Derbendi’dir. Batı sınırı ise Kozören Köyü civarında yer alan Ulucaklar Beli’dir.

Uludağ ve Domaniç Dağları’ndan İnegöl Ovası’na inen derelerden -Mezit Deresi hariç- geri kalanların hepsi, Turguteli yöresinden doğar. Yaylalar, mezraalar, av alanları, jeotermal veya tatlı-su kaynakları ile-tarihî nitelik taşıyan-maden yatakları, hepsi bu yörede yer alır.

Turguteli, hem bitki örtüsü yönünden hem de su kaynakları yönünden çok zengindir. Yörede ulaşım, yörük-yolları veya yayla-yolları adı verilen daracık toprak yollar ile sağlanmıştır. Bunların en çok işleyeni, Domaniç-Derbent Yolu olmuştur ki bu tarihî yol, Domaniç/Hisarköy, Çukurca, Kocayayla, Arapoturağı, Tahtaköprü, Dikilitaş, Hamamlı Köprüsü, Orta Köy ve Deydinler güzergâhını izleyerek İnegöl’e ulaşır.

Yörenin maneviyat merkezi, Baba Sultan/Babaylar Köyü’dür. En stratejik bölgesi de Ruşen Tahtaköprü/Esenköy’dür. Günümüzde Çiftlik Köyü’nü de içine alan bu bölge, tarihî kaynak eserlerde Lipetoma, Ahu-şen Köprü veya Ruşen Tahtaköprü isimleri ile yâd edilmiştir.

TAHTAKÖPRÜ (15)

Domaniç yöresi ile İnegöl yöresini birbirine bağlayan ve tarihî nitelik taşıyan yayla ve yörük yollarına gelince, esefle ifade edelim ki bunlar da büyük ölçüde iptal edilmiştir. “ İl” olma gayreti içinde bulunan İnegöl’lü hemşehrilerim, sahip oldukları sanayi ve ekonomik gücü pekiştirmek için bundan böyle dağ ve yayla turizmine de yönelmelilerdir.

Turguteli diye nitelediğimiz yöre, hem topoğrafik yapısı, hem bitki örtüsü ve hem de sahip olduğu zengin su kaynakları ile yayla turizmine uygun bir bölgedir.Çünkü bu yöre, asırlarca Bursa Darphanesi’ne gümüş madeni sağlamıştır. Oylat- Kaplıcaları da yine asırlardan beri insanlara şifa dağıtmaktadır. Ulupınar-Altınpınar ve Beypınarı gibi çok değerli memba suları, bu yöreden fışkırmaktadır.

Hiç zaman kaybetmeden, Tahtaköprü merkezli, Turguteli’nde dağ ve yayla turizmini başlatmak üzere; teşebbüse geçmeli ve bunun için de -öncelikle- yol problemini çözmelidir. Mezit Deresi’ni izleyen Bursa-Eskişehir Otoban Yolu’na bir alternatif olmak üzere Mezit/Sınırbeli’nden başlatılarak Eski Karacakaya, Tahtaköprü Bahçekaya, Oylat Kaplıcaları, Hayriye, Hamidiye, İclaliye, Doğanyurdu, Turgut Alp, Çiftlik, Ruşen Tahtaköprü, Yenice, Baba Sultan ve Kozören köy ve beldelerinden geçen bir alternatif yol açılması sağlanmalıdır.

TAHTAKÖPRÜ (7)

RECEP AKAKUŞ HOCANIN ESERİNDEN  DERLEYİP YAYINA HAZIRLAYAN AYHAN BAYRAKTAR

İnanç haberleri için TIKLAYINIZ!

Astroloji ve Rüya haberleri için TIKLAYINIZ!

Kadın Aile haberleri için TIKLAYINIZ!

Kültür Sanat haberleri için TIKLAYINIZ!

Kaynak: Genç Gazete arşiv