Yavuz Turhan'ın köşe yazısı
''Trabzon Beşikdüzü Köy Enstitüsü’nün Cumartesi oturumlarından birinde bir öğrenci :
– Kooperatifimizin 5 ineği var, günde 25 kilo süt alınıyor, bu sütler ne oluyor? Biz hiç süt içmiyoruz; kooperatif başkanı bunu açıklasın, dedi.
Kooperatif başkanı söz almadan diğer bir çocuk:
– Sütler hep öğretmenlerin evine gidiyor.
Başka biri :
– Müdür Beyin evine de her gün yardımcıları gelip 3 kilo süt götürüyor, dedi
Kooperatif başkanı sütlerin bütün öğrencilere yetmeyeceğini düşünerek parayla öğretmenlere satıldığını söyledi ve herkesin evine günde kaç kilo süt gittiğinin ve elde edilen gelirin hesaplarını verdi. Bu satışlar ineklerin alım parasını amorti etmek üzereydi.
Bir öğrenci:
– Kooperatif bu işte haklı, 25 kilo süt 500 kişiye bölünürse bir yudum bile düşmez.
Bir başkası;
– Biriktirilir, birkaç günde bir verilir, önerisinde bulundu.
Başka biri buna :
– Süt biriktirilemez, bozulur, bu sökmez, diyerek karşılık verdi.
Bir başka çocuk gerçek çıkar yolu buldu :
– Bir kişiye 250 gram hesabı ile her günün sütü 100 arkadaşımıza verilir. Ertesi gün diğer iki sınıf süt içer, sonra diğerleri… Böyle olursa altı günde bir hepimiz süt içmiş oluruz.
Karar bu öneriye göre alındı. Çocuklar çok haklı idiler. Öğretmenler evlerine, biraz daha pahalı olsa da dışarıdan süt bulabilirlerdi.
Her yönü ile açık olan bu tartışmaların, eleştirilerin bütün uygulamalarda olumlu, yapıcı etkileri görülüyordu.
Köy Enstitülerinde cumartesi günleri bütün okul öğrencileri öğretmenleri ve müdürleriyle buluşur geçen haftanın bir değerlendirmesini yapar yanlış uygulamaları eleştirirlerdi. Burada alınan kararlarla yanlışlar giderilirdi.''
•Okuduğunuz metin,
Trabzon-Beşikdüzü Köy Enstitüsü ve Ankara Hasanoğlan Köy Enstitüsü Müdürlüğünü de yapan Hürrem Arman'ın ''Piramadin Tabanı ve Köy Enstitüleri'' adlı kitabından alıntıdır.