Bu hafta ucuz ölümlerin sebeplerini konuşacağız demiştim son yazımda.. 

Bolu Kartalkaya'da yaşanan elim olayda 78 vatandaşımızı kaybettik. 

Henüz bir kaç gün geçti ki Konya'da bir bina çöktü , çıtırtıyı duyan bir genç sayesinde onlarca insan hayatta kalmayı başardı fakat 2 vatandaşımız hayatını kaybetti..

Geçtiğimiz hafta içerisinde henüz 12 yaşında bir kız çocuğu Hakkari'de sokak köpeklerinin saldırısına uğrayarak hayatını kaybetti..

Sadece bu üç olay üzerinden bile baktığımızda sokağa çıksak güvende değiliz, evde otursak güvende değiliz, tatile gitsek güvende değiliz..

Maden işçisi madende , inşaat işçisi şantiyede güvende değil..

Sokakta değiliz , evde değiliz, işte değiliz, tatilde değiliz…

Şunu da bilemiyoruz başımıza bir şey gelse hakkımızı arayacağımız yerde güven demiyiz ?

Değiliz…

Peki bu kadar olumsuzlukların sebebi nedir ?

100 yıllık bir ülkenin neredeyse çeyrek yüzyılına hakim olan bir iktidar bu işin neresinde ve ne kadarında sorumluluk payı vardır ?

Kenar-ı Dicle’de bir koyun kaybolsa sorumlusu benim diyerek başladıkları iktidar yolunda muktedir olabildiler mi ?

Dicle’nin kenarında bir koyun kaybolmadı ama Çorlu’da tren kazasında ana kuzuları sayılabilecek çocuklar dahil onlarca insan öldü..

Dönemin yetkililerinden biri çıkıp suçlu ben değilim ama sorumluluk benim diyebildi mi?

O dönemin ulaştırma bakanı treni ben mi kullanıyordum dedi mi demedi mi ?

Sonrasında aynı kişi bu ülkenin son başbakanı olarak tarihe geçti..

Bir örnek dahi meselenin aslını ortaya koyuyor..

Sorumluluk alması gereken kişiler pişkin pişkin hayatlarına devam edebiliyor..

Çünkü önlerinde bir engel olmadığı gibi düzene yanaşık yerde duruyorsan kıdem de alabiliyorsun..

Bu örnekleri görenler de durumdan vazife çıkartırcasına aman canım ne olacak ki diyerek alması gereken önlemler almadan insanların hayatları ile oynuyorlar..

Yangın raporuna onay vermeyen müdür ‘korktuğu için’ eksikleri turizm bakanlığına bildirmiyor.

Otel sahibi yangın merdiveni yapmıyor otelin içindeki merdiveni mevzuata uysun diye yangın merdiveni diye gösteriyor ve birileri de buna uygunluk veriyor.. Çünkü korkmuyorlar..

Kolon kesildiğini bilen yer sahibi alacağı kirayı düşünerek durumdan endişe duymuyor ?

Güvenli alan oluşturmanın masraflı olduğunu düşünen maden sahibi ne olacak ki diyerek hayatına devam ediyor..

Sokaklardan köpekleri toplayıp bakmak maliyetli olacağı için belediyeler insanlarımızın hayatını riske atıyor..

Depreme dayanaklı olup olmadığına bakmadan oy uğruna imar affı getiriliyor ve on binlerce insanın yaşamını kaybetmesine sebebiyet veriyor..

Makam sahibi olan korkmuyor , makam sahibine yakın olan korkmuyor, makam sahipleri ile ticari, sosyal ve aile bağı olanlar korkmuyor, makam sahiplerini yakın olan insanlarla yakın olanlar dahi korkmuyor..

Birilerinin başına bir şey geldiğinde (ki bu dediğimiz olduğunda insanlar hayatlarını kaybediyor) kendilerinin başına bir  şey gelmeyeceğini biliyorlar..

Somali Cumhurbaşkanının oğlunun bir kuryeye çarparak ölümüne sebebiyet vermesi sonrası ülkemizden elini kolunu sallayarak gitmesi bir örnek..

Güçlü olmana bile gerek güçlü tanıdıkların olması yeterli ?

Bu kadar korkusuz ve sorumsuz insanların olduğu bir yerde ucuz ölümleri nasıl engelleyebiliriz ki ?

Hayat ucuz , birilerin de parası ve gücü çok..

Bu denklem maalesef hayatımızın her anının etkiliyor..

Dengeyi değiştirecek tek şey ölüsünü bir sayı olarak gördükleri halkın silkinerek kendisine gelmesi..

Selametle…