Çıkarın cep telefonunuzu da mobil uygulamadan maaşlarımıza bakalım..

Hali hazırda asgari ücretli 17002 TL maaş alıyor..

Gerçek enflasyonun neredeyse %100 olduğu ülkede %30 zam yapıldı..

Nasıl yetecekse..

Herkes biliyor ki bu ücret yaşam standartlarının çok altında bir rakam...

Yetiyor yetmiyor, simit ekmek hesabı yapmayacağım..

Görünen köy kılavuz istemiyor..

Bu şartlarla yaşamaya yaşamak denmez oksijen alıp karbondioksit vermek denir..

Yaşamak demek gülmek ,eğlenmek, kazandığını sevdiği şeylere harcayabilmek, gelecek kaygısını azaltacak şekilde hayat standartlarında olmak demek..

Bunlar ücretin düşük olmasının sonuçları..

Peki ücretin düşük olmasının sebepleri nedir?

Maalesef ki düşük ücrete çalışanların davranışları, siyasete, ekonomiye bakışları bu ücretin düşük kalmasının önemli sebeplerinden biri..

20000 TL ücret alan bir çalışanın işveren tarafından ödenen toplam bedeli 28916 TL 

ye geliyor..

Çoğu çalışan vergi verdiğinin bile farkında olmaz..

Çünkü eline geçen neti bilir.. 

Halbuki kendisi için SGK Primi, işsizlik Sigortası,  Aylık Gelir Vergisi,  Damga Vergisi , SGK İşveren Primi olarak yaklaşık 9000 TL vergi ödenir..

Bu kadar vergi yetmezmiş gibi aldığı net maaşında neredeyse yarısı vergiye gider..

Aldığı maaşla ödediği kirada vergi var..

Bu yazıyı okurken harcadığınız internete de kullandığınız cep telefonunda yine ÖTV öderiz KDV öderiz..

Arabamıza yılda 2 kez Motorlu Taşıt Vergisi öderiz , kullanırken tükettiğimiz mazota da..

Tatile gidebilirsek konaklama vergisi öderiz..

Geçtiğin köprünün,  kullandığın otobanın parasını da, parası bir yana vergisini de ödersin..

Gitmedin evde oturdun çay içtin demlediğin çayın da KDV si var suyun da..

Ayılana gazoz versen %35 , bayılana limonata versen %10 ÖTV ödersin..

Ödersin de ödersin..

Maalesef ki bizler poşete ödediğimiz 25 kuruşa daha çok kızarız çalışırken, 

harcarken ödediğimiz vergiden..

Çünkü biri cebimizden nakit çıkıyor diğerini görmüyoruz...

Eğer daha iyi şartlarda yaşamak istiyorsak önce sorgulamaya başlamamız gerekiyor..

Bunun ön şartlarından biri de alınan net ücretin vergi dahil kısmını çalışanlar olarak görmektir..

Yani işveren 29000 ₺ yatıracak çalışananın hesabına..

Keşke mümkün olsa da bir gün hesapta 29000 TL dursa ertesi gün herkes hesabından 9000 ₺ kesildiğini görse..

O zaman devletin içerisinde ki israfın hesabını sormaya başlarız..

Verdiğimiz vergiyle ordan oraya konvoyla halinde giden makam araçlarını görünce hey be devletin itibarına bak mı deriz yoksa kendi derdimize mi yanarız..

Devletin arabası, uçakları, helikopterleri siyasi partiler tarafından kullanılırken kendi maaşlarının nasıl uçtuğunu görecektir herkes.. 

Kendileri kıt kanaat geçinirken kendilerinden kesilen vergilerle yüksek yüksek maaş alan devlet görevlilerin konforlu hayatlarını sorgulayacaktır çalışanlar..

Yamalı yollara mahkum bırakılmasını da kabullenmeyecek alamadığı hastane randevularını da...

El pençe durdukları isimlerin maaşlarını da ödeyenlerin kendisi olduğunu anlayacaktır çalışan..

Asıl patron ülkede çalışan bordrolu çalışanlardır..

En büyük harcama kalemi israftır, beceriksizliktir, yandaşlıktır, peşkeştir..

Bunlar ne kadar azalırsa cebinde o kadar çok para kalır..

Hastaneyi de yapan sensin, köprüyü de..

Hayat standardının yükselmesini isteyen herkes bordrosunu her ay dikkatle incelemeli..

Bordro okumayı öğrenmeliyiz..

Eğitim şart anlayacağınız.. 

Selametle..

#kae