Herkese merhabalar bugün özellikle Yargıtay ikinci hukuk dairesi başkanının değişmesi ile birlikte tekrar gündeme gelen ziynet eşyaları konusunu ele alıp alıp inceleyeceğiz hemen başlayalım. 

Bilindiği üzere uzun yıllar boyunca düğünde takılan ziynet eşyaları eğer taraflar arasındaki bir anlaşma var ise o anlaşma gereğince bölüşülüyor idi eğer anlaşma yok ise örf ve adete bakılırdı ancak eğer yerel bir örf ve adette yoksa yok ise bu durumda ziynet eşyaları kadına ait kabul ediliyordu. 

Tabii bu kabul ediliş bir kanuni dayanağı olan durum değildir. Nitekim kanun ziynet eşyalarının kime ait olacağını düzenlemez konuyla ilgili olarak Türk medeni kanununda anlaşmalı ve çekişmeli boşanma diye iki tür boşanma vardır. Eğer taraflar anlaşmalı olarak boşandı ise zaten burada ziynet eşyaları ile ilgili de bir anlaşma durumu söz konusu olduğu için bu durum pek yargıya taşınmaz ve taraflar kendi aralarında kararlaştırdıkları şekilde ziynet eşyalarının bölüşü yapılır. 

Ancak eğer taraflar çekişmeli olarak boşanma yoluna gitmişlerse işte bu durumda ziynet eşyalarının kime ait olacağı konusu mahkeme kararı ile belirlenecektir. Burada ise ziynet eşyaları ile ilgili Türk medeni kanununda özel bir düzenleme olmadığı için ziynet eşyalarının kime ait olacağı konusunda Yargıtay’ın içtihatları önemli olmaktadır. 

Bu tür boşanma konularında son kararı verme görevi ise Yargıtay 2. Hukuk Dairesinindir. İşbu 2. Hukuk Dairesinin ise uzun zaman boyunca alışılagelmiş ve emsal oluşturan uygulaması ziynet eşyalarının kadına ait olacağı yönünde idi. 

Ancak son zamanlarda özellikle Yargıtay 2.  Hukuk Dairesi başkanının değişmesi ile birlikte bu içtihat ve bu uygulamanın değiştiğini ve bundan sonra ziynet eşyaları ile ilgili ilgili düzenlemenin şu şekilde olacağını belirtebiliriz: 

- Eşler arasında anlaşma varsa bu anlaşmaya göre ziynet eşyaları dağıtılır ve bu anlaşma uygulanır. 

- Eğer anlaşma yoksa örf ve adete bakılır ve örf ve adete göre ziynet eşyaları dağıtılır. 

- Eğer eğer bu ikisi de yok ise bu durumda artık erkeğe takılanların hepsi erkeğe kadına takılanların hepsi ise kadına ait olacaktır ancak kadına özgü bir takı erkeğe takılmış ise kadına; erkeğe ait bir takı kadına takılmış ise erkeğe ait olacaktır. 

- Eğer takılan şeyin cinsiyete göre bir ayrımı yok ise bu durumda kime takılmış ise ona ait olacaktır. 

- Sandığa konulan paralar ortak olacaktır. Ancak eğer altın olarak sandığa atılan bir şey varsa yine hangi cinse aitse o cinse ait olacaktır ancak cinsiyet belirtilmeyen bir takı var ise bu durumda yine ortak sayılacaktır.

Bundan sonraki uygulamanın ve dolayısıyla bundan sonraki mahkeme kararlarının da yüksek bir ihtimalle bu yönde olacağını belirtebiliriz. Tabi bu durum önceki boşanmalar açısından adil olmamaktadır. Nitekim önceden tüm ziynet eşyaları kadına aitken şu anda erkeğe takılanlar erkeğe ait olabilecektir. Dolayısıyla bu tarihten önce boşanan erkeklerin suçu neydi? sorusu ister istemez akla gelen sorular arasında olmaktadır.