Son bir aydır birçok televizyon kanalında, sosyal medya hesaplarında ve haber sitelerinde karşımıza çıkan pek çok haber var.

"Şu şehirdeki çiftçiler domatesleri çöpe döktü, öbürleri tarlada bıraktı, bir diğeri mahsulü tarlada sürdü, tarlada mahsul para etmiyor, ektiğimiz ürünü toplamak bizim için tamamen zarar, maliyetlerimiz çok yüksek." gibi cümleleri sıklıkla duyar olduk.

Peki, neden çiftçimizin ürünleri para etmiyor? İki ziraat odası başkanı ile görüştüm. Birisi İnegöl Ziraat Odası Başkanımız, diğeri ise Yenişehir Ziraat Odası Başkanımız.

Yenişehir Ziraat Odası Başkanı Şadi Aktaş'a sordum, "Başkanım, nedir bu mesele?" Biliyorsunuz, Yenişehir biberinin marka değerini artırmak için hem Yenişehir Belediyesi'nin hem de ziraat odasının çalışmaları tüm hızıyla devam ederken, nedir bu sosyal medyada biberleri hayvanlara yem olarak dökmek? Başkan başladı anlatmaya: "Öncelikle çok fazla ekim gerçekleşti. Ve Yenişehir her gün ihracata bir tır biber yollarken, şimdi haftada bir tır gönderiyor. Sonuç olarak tarladan biberi toplatıp satmanın maliyeti 7-8 TL. Çiftçi bu mahsülü nasıl toplasın, nasıl satsın? Satamaz." Aynı biberin büyük marketlerde 40 TL'ye satılması da çok trajik. Bu konular uzun uzun konunun muhataplarıyla konuşulmalı ve yeni yılda doğru bir strateji oluşturulmalı; yoksa seneye ne domates ne biber bulursunuz.

İnegöl Ziraat Odası Başkanımız Sezai Çelik'le de aynı konuları bolca konuştuk. Başkan İnegöl'de patatesin para etmemesinden ve diğer ürünlerde de birçok sorun olduğunu belirtti. Bunun plansız ekimden kaynaklandığını, bu sorunların daha da büyümesine sebep olduğunu söyledi. Karacebey'deki domates protestosunu da Sezai Başkan'la konuştuk. Başkan, 3 TL'ye mal olan domatesin 1,5 TL'ye alınmak istenmesine tepki gösterdi. Eski valimiz Mahmut Demirtaş'ın çiftçilerle yaptığı toplantı sonrası ürünlerin Tarım Kredi Kooperatifleri ve büyük marketlere satılması konusundaki girişimi sonrası sıkıntının bir kısmı çözüldü. Çünkü iki yıldır salça üreten fabrikalar yurt dışına salça ihracatı yapamıyor. Domates krizinin altında bu gerçek de var.

Sonuç olarak, çiftçilerimizin doğru üretim yapması için planlama, maliyetleme, ekim alanlarının doğru seçilmesi, ürünlerin doğru şekilde pazarlanması, çiftçinin birilerinin insafına terkedilmesinin ve devlet desteklerinin doğru yönlendirilmesi gerekiyor. Çiftçimizin açgözlülükten kurtulması da sorunun çözümünün safhalarından biridir. Ben bir çiftçi çocuğu olarak şunu söylüyorum: Üretmeyen bir toplum köleleşir.