İnegöl Mobilyası üzerine düşünceler-1

İnegöl mobilya şehri.4000 den fazla firma, on binlerce çalışan, onlarca milyar ciro üreten bir sektör. Doğrudan veya dolaylı herkese değen bir sektör. Benim de 20 yıldır yakından takip ettiğim bir sektör.

Ancak sektör zor zamanlardan geçiyor. Son yıllarda firmalarımız badanaj yapıyor. Üstüne küresel ve yerel finans krizi firmalarımızı oldukça zorluyor.

Evet sektörün sorunları çok. Firmalarımızın markalaşma sorunu var, kurumsallaşma sorunu var, ölçek sorunu var, sürdürülebilirlik sorunu var, verimlilik sorunu var. Mobilya firmalarımızın ortalama ömrü 7.5 yıl. Listeyi uzatabiliriz. Bunları diğer yazılarımızda açacağız.

Ben bugün özellikle bu sorunların toplamının ve daha fazlasının sebep olduğu bir soruna değinmek istiyorum.

İnegöl, pazarlarını ve “mobilya şehri” imajını kaybediyor. İnegöl’de ki mobilyacılar, İnegöl mobilyasının ekmeğini yiyor. Bugün kendi çabası ile var olan firma yok denecek kadar azdır. Ancak mobilya şehri etiketi ile yola çıkıp üstüne koyarak devam eden firmalarımız var.

Mobilyacı arkadaşlarımızın büyük bir çoğunluğu, yaşanan daralmayı mevcut finansal krize bağlıyor. Dolayısı ile bu sorun çözüldüğünde her şeyin eskisi gibi olacağını bekliyor. Maalesef böyle olmayacak. Tabii ki işler biraz daha açılabilir. Sorun daha derin. Bu şekilde devam edersek eski güzel günler gelmeyecek.

Biz daha çok ihracatta  yakın pazarlara özellikle Ortadoğu’ya mal satıyoruz. Artık o pazarlarda Çin pandemi sonrası toparlanarak eskisinden daha güçlü bir şeklîde sahada. Kayseri ciddi bir şeklide bizim pazarlara açılmış durumda,  model ve tasarım eksiklerini de gideriyorlar. Zaten ölçek olarak bizden daha iyi durumdalar..

 Ve Türkiye’de yaklaşık 40.000 üretici var. Yani her yerde mobilya üretiliyor. Yurt içinde de mağazalar lojistik  olarak kendilerine yakın yerleri tercih ediyorlar. 

İnegöl şu anda alt segment ürünlerde Çin’le Kayseri gibi şehirlerle rekabet etmeye çalışıyor. Fiyat rekabeti mümkün değil. Firmalarımız anlık kararlarla fırtına da savrulan gemi gibi sallanıyor. 

İki sene önce herkes Luxury ürün yapıyordu. Firmalarımız her zaman aynı tarz ürünleri aynı pazarlara, aynı şekilde satmaya çalışıyor. Bu da sadece rekabeti ve karsızlığı getiriyor. 

Yapılması gereken çok iş var. İlk olarak  ”İnegöl mobilya kenti”  markasına daha çok yatırım yapılması lazım. Devletten şehir olarak daha fazla katkı almalıyız. Âmâ maalesef İnegöl’ü ve İnegöl mobilyasını yönetenler yıllardır bu konuya yeteri kadar eğilmediler. 

Herkes bireysel olarak ya da kurumsal anlamda bir şeyler yapmaya çalıştı, çalışıyor. İşte MODEF fuarla ilgili,itso amerika pazarı ile ilgili, MOBİLİYUM alım heyeti , İMOS İnegöl mobilya markası çakışmaları yapıyor. Ancak bu marka tek elden bütüncül bir şekilde yönetilmedi, yönetilmiyor. Ortaya da sağlıklı bir sonuç çıkmıyor. Kurumlar birbirinden bağımsız; “takılıyor”.

İnegöl mobilyası” markası için firmaların yapacakları çalışmalar ayrı, mobilyacı kurumların ayrı, devlet kurumlarının ayrı. 

İnegöl devletten de yeteri desteği alamıyor.

Bakın son 20 yılda bu şehir çalışkan bir vekil olan Sedat Kızılcıklı’yı gördü. Ankara’da çok güçlü olan ve istediğini alan Hüseyin Şahin’i gördü. Hali hazırda vekilimiz olan Ayhan Salman hem Bursa il başkanlığı yaptı hem de Ak Parti MKYK üyeliği yaptı. Bursa’nın son 20 yılının 11,5 yılında İnegöllü Büyükşehir Belediye başkanı vardı. İnegöl 22 yıldır tek başına iktidar olan Ak Parti’yi rekor oylarla destekledi. Ahmet Güleç abimiz yıllarca MOSDER başkanlığı yaptı hâlihazırda mobilya çatı kuruluşu olan MOSFED başkanı.

İTSO var, mobilyacılar odası var, İMOS var, MÜSİAD var, MOBİLİYUM var, WOBİLİMO var, İMOTİM var.

Yani un var yağ var şeker var ama ortada helva var mı emin değilim.

Çünkü maalesef makam sahibi olan arkadaşların bir çoğunun ajandası farklı. Geçmişten gelen rezervleri var. Küskünlükler, dargınlıklar, çekememezlikler, hasetlikler yüzünden ortaya güzel bir helva çıkmıyor. Ne şehir ne de mobilya markası gerektiği gibi yönetilemiyor.

Artık herkesin şapkayı önüne koyup düşünmesi lazım. Hem şehir olarak hem de mobilya markası için uzun vadeli, sürdürülebilir ve bütün paydaşların dahil olduğu  bir plan yapılması gerekiyor. 

Şefi olmayan orkestradan ancak garip sesler çıkar. Bu hikaye de şef eksik. Bütün orkestraya ahenkli bir müzik yaptıracak şehre keyifli bir konser verdirecek bir şef.

 İnegöl mobilya markasına hizmet eden en büyük iş mobilya fuarı. Ancak artık yeterli değil. Geçmişte tam da yukarda anlattığım  küçük hesaplardan dolayı yeni fuar alanı yapılamadı. Eğer bu fuar alanını yapabilirsek ve İstanbul fuarını İnegöl’de yapabilirsek, şehir dışından katılımcılarla, o zaman Türkiye’nin mobilya merkezinin İnegöl olduğunu tescil ederiz. 

Tabii ki bu yeterli değil ama büyük bir adım olur.

Mobilyacı kurumlarımız, firmalarımızı markalaşma, kurumsallaşma, birleşme, ölçek, ürün ve segment gibi konularda yönlendirmesi gerekiyor.

Hep beraber bu işi düzeltebiliriz ya da hep beraber acı çekeriz…

ÖMER ŞEN