Bursa’yı yeniden başkent yapan ve de imar eden Çelebi Sultan Mehmet (1413-1420), Osmanlı Devletinin ikinci bânisi olmuştur. Yıldırım Bayezid (1389-1402), 13 yıllık iktidarı dönemine, akıl almaz, başarılar sığdırmıştır.

 Bunlardan, İnegöl coğrafyasını ilgilendirenlerden kısaca bahsetmek gerecektir. Şöyle ki: Fetih sonrasında Turgut Alp’in, İnegöl merkezinde yaptırıp hizmete soktuğu zaviyenin dışında İnegöl’de başka hiç bir sosyal tesis, yapılmamıştır.

Bu sebepten Yıldırım Bayezid, İnegöl’de meskûn mahalde kendi adına bir hamam ve kasabanın gelişme istikametini esas alan diğer bir mahalde de yine kendi adına bir cuma mescidi inşa ettirmiştir.

 Böylece İnegöl, fethinden 97 sene sonra, ilk defa, bir hamam ve bir cuma camisine kavuşmuştur. Yıldırım Bayezid, Germiyan beyi Süleyman Bey’in kızı Devlet Hatunla evli olduğu için Bursa-Kütahya arasında yol gü- zergahında bulunan İnegöl’e ve İnegöl coğrafyasına karşı yakın bir ilgi duymuştur.

Bu ilginin tabii sonucu olarak da tarihî İpek Yolu ile yine tarihî bir nitelik taşıyan Posta Yolu’nun kesişme noktasında yer almış olan Kurşun’lu Beldesi’nde bir kervansaray ve bir de zaviyeli cuma camii, inşa ettirmiştir.

Ayrıca söz konusu hayrî tesislerde hizmet görecek olan kişilerin ücretlerini karşılamak üzere de vakıf niteliğinde gayr-i menkul, tahsis eylemiştir.

Günümüzde Kurşunlu’daki Yıldırım Camii’nin güney tarafında yer alan ve Hatip-Tarlası diye anılan arâzi, buradaki kervansaray ve zaviyeli Cuma camiinde hizmet görecek kimselere, hizmet dirliği olarak, tahsis edilmiştir.

Görüldüğü üzere dördüncü Osmanlı hükümdârı olan Yıldırım Bayezıd, İnegöl’de ilk defa îmar faâliyetini başlatan Osmanlı hükümdârı olmuştur. Bu dönemde sosyal ve ekonomik yapılanmayı sağlamak üzere önemli atılımlar da gerçekleştirilmiştir.

Sözgelimi: Su-sığırlık adı verilen Alibey Köyü’nde Emîr-i Ahûr Mezit Bey’in yönetiminde bir hâra/manda ve camus besi çiftliği kurulurken Cerrah / Koşuyolu Köyü’nde de ordunun ihtiyaç duyduğu at ve katırları yetiştirmek üzere bir çiftlik tesis olunmuştur.

Bâbî Geleneği’nin temsilcisi durumunda olan Geyikli Baba, Abdal Murad, Abdal Musa ve Doğlu Baba gibi alperenlere bağlı kişi ve kurumlara maddî manevî destek sağlarken Amasya’dan davet ederek Bursa’ya getirtmiş olduğu Ali Yârî müntesibi Kâzerûnî dervişleri için de Bursa Kalesi’nin kuzeye bakan eteğinde bir tekke inşa ettirmiştir.

1396 yılında kazandığı Niğbolu zaferi sonunda elde ettiği ganimetler ile Bursa-Ulu Camii’ni inşa ettirmiş olan Yıldırım Bayezid, bu ulu mabede vakıflar tahsis eylemiş ve yakınında yer alan Orhan Gazi Camii tesisleri ile birlikte değerlendirilen bu geniş külliyede Osmanlı Devleti’nin sosyal ve kültürel yapılanması sağlanmıştır. Şöyle ki: 20 kubbeli Bursa Ulu Camii’nin mihrabında mevlit yazarı Merhûm Süleyman Çelebi imâmet görevi üstlenirken minberinde Yıldırım Bayezid’in kızı Hundî Hatun’un eşi Buharalı Seyyid Muhammed Efendi -bir diğer ifadeyle Emîr Sultan- hitabet hizmeti yapmış; vaaz kürsüsünde de halk arasında Somuncu Baba olarak şöhret bulmuş olan, Hamîdüddin-i Aksarâyî görev üstlenmiştir.

RECEP AKAKUŞ Hocanın eserinden düzenleyip yayına hazırlayan

Ayhan Talha Bayraktar