Eğitim ile gelişim, gelecek ile eğitim, eğitim ile okumak, liyakat ile başarı iç içe girift konular. Hani derler ya ‘Tavuk mu yumurtadan çıktı, yumurta mı tavuktan?’ Eğitim ile gelişim, eğitim ile gelecek, eğitim ile okumak, liyakat ile başarı da öyle. Malum bazı kesimler para kazanmayı sürekli ön plana çıkarmakta eğitimin, okumanın, kariyerin ve liyakatin gereksizliğini sürekli ileri sürmekte, bu yetmiyormuş gibi eğitim, gelişim, okuma, kariyer ve liyakatin gereksizliğini sürekli gündemde tutmaktalar. Bu konuda ısrar edenlere şu anekdotla cevap vermenin yerinde olacağını düşünüyorum. Zülfü Livaneli’ye ‘Kitap okumak karın doyurmuyor diyorlar, o da cevap olarak ‘Doğrudur kitap okumak karın doyurmuyor ancak karnı tok, beyni boş olan adamlardan çektiğimiz kadar hiç kimseden çekmedik.’
İnsanlarımızın dertleriyle dertlenmek, ülkemizin diğer ülkeler karşısında geri kalmışlık derdiyle dertlenmek bütün vatanseverlerin derdi olması gerekiyor. Zaman zaman yurt dışı ziyaretlerimiz oluyor, orada kural kaide ve düzeninin ülkemizde niçin olmadığına hayıflanarak iç geçirdiğimiz çok oluyor. İnsanlarımızın, kural kaide ve sosyal yaşama hoyratça bakışlarının altında insani gelişmişlik düzeyinin zayıf olduğun gerçeği yatıyor. Her ortamda ve her platformda, insani gelişmişlik düzeyinin düşük olmasının altında nepotist yönetim anlayışının hâkim olduğu sık sık dile getirilmekte.
Çok defalar yazmış olmama rağmen yine yazmaktan imtina etmeyeceğim bir gerçeği yeniden vurgulamak istiyorum. Ülkemizde işe göre adam değil adama göre iş alanı yaratılmakta. Bu ülkemizi gelişmiş ülkeler sınıfından hızla uzaklaştırmakta. Gazetelerde, haberlerde sosyal medyada okuyoruz, görüyoruz, çoğu yazar, düşünür, akademisyen ve bilim insanları dile getiriyor ama sorunun çözümüne yönelik adımların atılması yerine yine nepotist uygulamalara devam edilmekte. Kariyer ve liyakat sahibi işe layık olanlar görev başına getirilmiyorlar. Liyakat sahibi olanların iş başına getirilmelerinin önündeki en büyük engel mülakat sistemi ve referansla işe alımın yapılması. Mülakat sistemi o kadar adaletten yoksun olmaya başladı ki yazılı sınavda başarılı olup mülakatta elenen gençlerin hayatlarına son verişlerine şahit olmaya başladık. Bilindiği gibi seçim sathında mülakat ile işe alıma son verileceği vaadi verilmiş olmasına rağmen bu uygulamadan hala vazgeçilmedi.
Nepotist uygulamalar o kadar çok ki örnekleri saymakla bitecek gibi değil. Öğretmen kökenli olmayanların Milli Eğitim Bakanlığına atanması, mühendis kökenli olmayanların mühendislik fakültesine yönetici olarak atanması, dış işlerinin ‘d’ sinden anlamayanların dış işlerine elçi olarak atanması, sporun ‘s’ sinden bihaber olanların spor yöneticiliğine atanması. Ekonominin ‘e’ sinden anlamayanların ekonomi yönetiminin başına getirilmesi, hukuk alanında hiçbir hukuki eğitimleri olmayanların hukuki işlerde görevlendirmesi. Bu tür nepotist uygulamaların örneklerini sayfalar dolusu çoğaltmak mümkün.
Ülkemizde hemen hemen her alanda kariyer ve liyakat sahibi olmayan yetkisiz ve etkisiz insanların üst düzeylere getirilmeleri işlerin layıkıyla yapılmasına engel teşkil ediyor. İşe alımlar artık referansla olduğu için din görevlilerinin de aynı yolla görevlendirildikleri anlaşılıyor. Bilindiği gibi Cuma namazını diğer vakit namazlarından ayıran en önemli özellik Cuma namazlarında hutbenin olması. Her ne hikmetse son zamanlarda din görevlileri hutbenin içinde cemaatin dua etmesine fırsat oluşturuyorlar. Oysa biliyoruz ki hutbeyi dinlemek farz ve hiç bir şey ile ilgilenilmemesi gerektiği gibi bunun yanında minberde hutbe okuyan görevlinin dışında hiçbir kimsenin cami içinde hutbe zamanı dünya kelamı etmemesi gerekiyor. Ne yazık ki din görevlileri minberden cemaate dua okutmak için adeta birbirleriyle yarışıyorlar, bu bir nevi moda oldu. Din görevlileri illa da dua okutmak istiyorlarsa bunu namaz sonrasına niçin bırakmazlar bunu anlamış değilim.
Bütün bunlar bize hangi mevkide olunursa olunsun nepotist uygulamalardan uzak, kariyer ve liyakat sahibi insanların iş başına getirilmesinin gelişmiş bir toplum olmanın ön şartı olduğunu gösteriyor. Kariyer ve liyakat sahibi olmayanların iş başına getirilmeleriyle gelişme ve ilerleme konusunda bir arpa boyu yol gidemeyeceğimiz apaçık ortada.
ÖZER YILMAZ