“Gücün Anlamı” başlığı altında çok güzel ifadeler kullanılmış. Somut gücün yanında soyut gücünde büyük işler başardığını ve inancın en büyük güç olduğu vurgusu da dikkati çekiyor.

“Bilmek, Üretmek, Yönetmek” başlığı altında bilginin, genel amaçlar üzerinde kıymetli olduğunu vurgularken üretmenin değerini zikreder fakat hepsinden önemlisi bu bilgiyi ve üretmeyi yönetmek çok daha önemlidir.  Yönetmenin temelinde ise “niyet” her şeyi belirler, der.

“Gücün Söylemi, Söylemin Gücü” başlığı altında dünya üzerinde yapılacak plan ve projelerin, güçlü insanların, nasıl ürettiklerini; söylemin gücü ile toplumları ve devletleri nasıl yönlendirdiği ele alınır.

“Kirli Yeşil: Çevrecilik” başlığı altında batılı ülkelerin, diğer ülkeleri kendi hegemonyasında tutmak için uydurduğu bazı kavramlar üzerinden meseleyi zikreder.

Çok insani görülen bu çevrecilik meselesinin yanında, “Batının, Yardımseverliği” bile kendi çıkarları doğrultusunda geliştiğini vurgulaması beynimizi allak bullak eder.

Velhasıl kitabı okurken hepimizin bildiği ya da hepimize öğretilen bazı kalıp sözleri eleştirmesi, bazı önemli adamların bilinmesi, topluma yerleşmiş kanaatlerin değiştirilmesi  açısından dikkat çekicidir.

Konu çok geniş ve değişik yorumlamalara müsait olmasına rağmen bizim durduğumuz yerden bakıyor olması ve inancımızdan besleniyor olması eserin “ben” tarafından değerli kabul edilmesini sağlamıştır .

Biliyorsunuz önemli yerlerin altını çizmek, daha önemlisinin yanına yıldız atmak, ilginç gelenlere soru işareti takmak, beni mutlu eden satırların yanına gülümseyen bir işaret, rahatsız edenlerin yanına üzen bir emoji koymak alışkanlığım gereği.

Bu sefer daire içine aldığım, karaladım yerler de kitabın okunmuşluğunu gösteriyor.

Bazı cümleleri aktararak, bu kıymetli eseri ilginize sunarım.

“En büyük sorunumuz para, pul, güç, kuvvet değil kendimiz olamamak...”

“Türkiye olarak biz de 200 yıllık bir komadan çıkıyor gibiyiz.”

“Bu bilinçsizlik döneminde mekanlarımızdan, mahallemizden hep oturduğumuz yerden haberimiz yoktu. Ankara'da oturuyor ama Paris'te yaşıyor gibi yapıyorduk.”

“Bu kitap işte Biz kimiz sorusuna cevap vermek için yazıldı.”

Kitabın güzel bir tarafı kelimelerin kökeni, bugün hangi manaya geldikleri, İngilizce, Fransızca, Latince, vb. dillerdeki karşılıklarının ne olduğu  noktasında bir dil /sözlük havası verir.

Ayrıca çok çabuk ikna eder gibi insanlar da devletler gibidir.

 Sivil toplum kuruluşları da milletler gibidir gibi basit bir kıyaslama mantığı ile meseleyi açıklığa kavuşturan satırları görürüz.

AHMET TAŞTAN