Klişe bir sözle giriş yapayım bugün. Hadi azcık felsefe yapalım, birazcık beyin yakalım. (Okuyucuya notum; sabırla okuyun, baştan sıkılabilirsiniz ama bir yerlerde yeminle biri aklınıza gelecek ve güleceksiniz, emin olun.)

Determinizm nedir; diye bir soru ile başlayıp, çok özetle anlatayım. Determinizme göre, günlük hayatta aldığımız kararlar, düşüncelerimiz, eylemlerimiz, ahlaki tercihlerimiz belirlenmiş ve kesin kurallar içerisindedir. Özgür irade yanılsamadır. Bize özgü sandığımız hareketlerimiz sadece bilimsel yasaların işleyişidir. İnsanın iradesi nedenler zinciri ile gelişen bir durumdur ve bu durumda insanın etkisi yoktur.

Determinizmin klasik açıklamasını 18. yüzyılda Pierre-Simon Laplace yapmıştır.  Bu açıklamaya göre evrenin bugünkü durumu, evrenin önceki durumunun sonucu; sonraki durumunun ise nedenidir. Determinizmin köklerini Thales'e kadar uzatmak mümkündür.

Evrenin te­mel ilkesi olarak Thales (Su)'yu, Anaksimandros Apeiron(sınırsız, sonsuz)'u, Herakleitos (Logos)'u tüm oluşu düzenleyen unsur olarak alır. Empedokles'in dört unsuru ise (su, hava, toprak ve ateş)’tir. (Burada Cem Yılmaz ve ‘GORA’ aklına gelip gülenleri görür gibiyim.)

Eee diyenlere; Felsefenin bu akımı, özgür irademizin olmadığı savunur. Buna karşılık olarak ikinci bir akım vardır ki, benim asıl değinmek istediğim de o.

İndeterminizm nedir; sorusuna şöyle cevap vermek mümkündür. Zorunsuzluk, belirlenmezcilik isimleriyle de anılan indeterminizm, determinizm anlayışını reddederek evrende meydana gelen her şeyin değişmez yasalarla açıklanamayacağını, nedensellik yasasına bağlı olmadan gerçekleşen olay, olgu ve süreçlerin de bulunabileceğini, insan iradesinin her zaman neden-sonuç zincirine bağlı olarak çalışmadığını ileri süren görüştür. İndeterminizm, insan iradesinin özgür olduğunu savunmaktadır.

Yani, hadiselerin sebepsiz meydana gelemeyeceğini, dünyada mutlak bir başlangıcı, hür bir iradenin yeri olamayacağını kabul eden determinizmin karşıtı olan indeterminizm, insan iradesinin hiçbir şarta bağlı olmadığını, içinde bulunduğu şartlarla belirlenmediğini, insanın hür iradesinin sebeplilik kanununa bağlı olmadığını ileri sürer.

Ez cümle; Düşünme, karar verebilme, akıl yürütme, sorgulama, kendini yönlendirme, farklı kararlara geçiş yapabilme ve nihayetinde varılan noktada tek cümle içine, altı çizili, koyu tek kelime ile cümleyi ve kelimeyi şöyle aktarabiliriz.

“İnsan, Allah’ın yarattığı, aklı olan tek canlı olup, “ÖZGÜR” bir varlıktır.”

Sadece Özgürlük alanı başka bir insanın özgürlük alanını kapsayamaz.

İnsan özgürse; özüde, sözüde, kalemi de özgür olmalıdır.

***

(Akrostiş)

G-üneş olmak karanlığa, en azından mum olabilmek, gerçekleri aydınlatmak.

E-line kalemi düşüren gecede, özgürce yazmak, kalemin alın terini akıtmak.

N-e etliye, ne sütlüye dokunma diyenin olmadığı köşenin, ağırlığını taşımak,

Ç-aresizlerin, mazlumların, hakkı yenilenin yürek sızısını kaleminle konuşturmak.

***

G-ülebilmek bazen, güldürebilmek, hüznü dağıtmak köşende tebessüm edebilmek.

A-ğlamak bazen kaleminle, ağlayanların göz nemine, kelimelerinle dokunabilmek.

Z-amanın, masalından, hikayesine, nesrinden, şiirine, gönül köprüsü kurmak,  

E-l diyarından, en yakınına, haberin peşinde koşan, sessizliğin sesi olmak.

T-ek hedefi, hak, adalet ve doğruluk olmak ve yanlışı kapısından sokmamak.

E-l nihayet, sayfalarında haberi, köşelerinde insanların nefesini yaşatmak.

   OLMAK. ÖMRE DOKUNMAK… ZAMANI ANLAMAK… HAYATI ANLATMAKTIR.

   ÖZGÜRCE…

 

     Eyvallah

Bekir AYDOĞAN