ey şems!
sen zamana
tohum toprağa
aşkın gönlüme düşende
bilirim ki eylüldür
o vakit zaman katmerlenir
kızaran bir deniz oynaşır içimde
bir muma ateş olmak için
can veresim gelir
aşkın
eylülün avuçlarından
sızan bir can damlasıdır
koşarken yeni bir doğuma zaman
bilirim ki kan damlar gönlümün uçlarından
bir düğün gecesi şevkiyle anbean
sahilleri okşayan dalgalar gibi
seni göresim gelir
eylül akşamlarında
kaçamak dokunuşları kalbimi çizerken
ve rüzgarlarla dağılırken
güz çiçeklerinin umutlarını içerim
düştükleri toprakta can veren ışıkları
bahar yağmurları altında bende parıldar
onları deresim gelir
ey eylül yıldızı
bir kerbela kıssası anlatırken akşamlar
kırlangıç kanatlarından düşen son bahar
güneş yanığında toplanan derin sızılar
serin imbatlarla avutulurken azar azar
bitmeyen son kezlerle yoluna
gönlümü seresim gelir