İslâm Dünyası'nın hali malumunuz; işgal, sömürü, çocuklarımızın katledilmesi, ülkelerimizin tarumar edilmesi...

Düştüğümüz bu zelil durumların başlıca sebebi ise, hiç şüphe yok ki birlik olamamak, ümmet bilincinden uzak olmaktır.

Yaklaşık elli İslam devleti var, iki milyara yakın müslüman var. Askerî ve teknik gibi bazı alanlarda emperyalist ve siyonist devletlerden zayıf olsakta, her devletin kendince sahip olduğu güçlü yönleri ve imkanları da var. Kiminin jeopolitik konumu, kiminin işgücü, kiminin enerji kaynakları ve ya madenleri gibi güçlü yönleri var. Eğer elele verilip İslam - Türk birliği çatısı altında birleşilse ve her devlet güçlü olduğu yanlarını diğer kardeş devletlerin faydasına kullansa, dünyaya hükmedenler müslümanlar olurdu.

Böyle bir birlik, tabii ki emperyalist - Siyonist - Evanjelist güçlerin işine gelmeyecektir. Böyle bir güç onların tüm İblisî planlarına engel olacaktır. Bu yüzdendir ki, yaklaşık iki asırdır gayet planlı ve sistematik şekilde müslümanları birbirine düşürmeye çalışıyorlar. Ve hazindir ki büyük oranda başardılar. Bizi önce ümmet bilincinden kopardılar, sonra aramıza fitne sokup yalnızlaştırdılar, ardındanda TEK TEK ve kolayca avladılar, avlamaya devam ediyorlar. "Böl - parçala  - yut" değirmeni böyle öğütüyor bizleri.

Ertuğrul Gazi'nin ölüm döşeğindeyken oğullarından okları önce teke tek isteyip kırması, ardından ise okları bağlayınca kıramaması şeklindeki tarihi "birlik olma" dersi boşuna asırlar boyu anlatılıp yazılmamıştır.

Ümmet birliğinin ortak çatısını teşkil eden Osmanlı Devleti'ni parçalamak için içerden kendi güdümünde tiplerle ve gayrımüslim isyancılarla saldıran Avrupa'nın emleryalist leri, ümmet birliğini parçalamak için de sistemli çalıştılar. Bağımsızlık veya makam gibi havuçlarla, çil çil altınlarla, Lawrencler ile ağlarına düşürdükleri bazı aşiret reislerini Osmanlı'ya isyan ettirdiler.

Tabii ki elin gâvurunun bu planına alet olan insanımızın gafleti, cehaleti, dar ufuklulukları ve gözlerini kör eden batı hayranlıkları bizim hatalarımızdan bazılarıydı.

O dönemde Osmanlı'ya isyan eden müslümanları, mezarlarından kaldırsak. Osmanlı sonrası kurulan yaklaşık yirmi Müslüman devletin yüzyıldı yaşadıkları sömürüyü, zulmü, katledilen insan sayılarını onlara özetle söylesek, acaba kac tanesi " iyiki isyan etmişiz" der.

Veya, o dönemde İslam dünyasına sırtını dönüp, batının uyduruk kavramlarının peşine takılan ve batı aşkıyla yanıp tutuşan Osmanlı devlet adamları veya aydınları mezarlarından kaldırsak, bugün de ümmet bilincini parçalamaya çalışır mıydılar?

Gazze, Batı Şeria derken, bu günlerde Siyonist Katil İsrail Lübnan'a saldırıyor. Yine kadın çocuk demeden katlediyor. Yine Ameruka Birleşik Şeytanları ve Emperyalist Avrupa destek veriyor ve ses çıkarmıyor.

Yarın başka bir İslam ülkesinde başka çocukları parçalayacaklar ve sonra sıra "nihai hedef" ilan Türkiye'ye gelecek. Kaçarı yok. Kafasını kuma gömüp Gazze'de direnen Hamas'a terörist diyen İsrail yancıları, Batı'nın her yediği "fişgi" de keramet arayan Batıkafalılar, dünyaya tapınıp paradan başka ilah tanımayan müslümanlar bu kadar zulmün suç ortağıdırlar.

Avrupa Birliği'ne girmek için 70 yıldır kapısında bekletilemeye razı olurken, Türk - İslam birliği fikrine dahi katlanamayan sözde yönetici ve aydınlar bu veballere ortaktırlar.

Aramızdaki farklılıkları ballandıra ballandıra anlatıp, ortak değerlerimizi yok sayarak tüm İslam devletlerine karşı, hatta tüm İslamî değerlere karşı kin kusanlar, Batı'nın büyük fitnesi olan IRKÇILIK fitnesinin değermenine su taşıyanlar da ortaktır bu zulümlere ve gelecekte yaşanacak vahşetlere.

Batıya hayran, batının üç beş cicili kavramını din edinen, batının "böl - parçala - yut" planlarında gönüllü figüranlık yapan çapsızlara rağmen, İslamî, insanî ve vicdanî duyarlılığa sahip olan herkes, Türk - İslam Birliği kurmanın olmazsa olmaz bir zorunluluk oldugunu bilip bu doğrultuda gayret etmelidir.

Müslümanları başsız bırakıp, parçalayıp, birbirine düşürerek tek tek avlayan katil sürülerinin bu zehir yönteminin panzehiri birlik olmaktır. Birlik dirlik, dirlik demek varlık demektir.

Allah bizlere ve tüm ümmete feraset versin, birlik versin. Gazze'deki mücahitlere zafer, 18 bin evladı  paramparça edilen bağrı yanık anne babalara sabır versin.

MEHMET ARİF SELİM