Din hayatın her alanına hitab eden bir olgu olduğuna göre peygamberler her anlamda bize örnektir. Alırsın almazsın, yaşarsın veya yaşamazsın bu ayrı mevzu ve herkesin kendine kalmış bir durumdur. Fakat peygambersiz bir din demek, içi boşalmış, pratik hayata uyarlanamayan bir din demektir. Zira en basitinden; peygamberin uygulaması olmasa namaz dahi kılamazsın, çünkü Kur'an' da tarifi yok.
Namaz önceki milletlerde de vardı diyerek savunma yapanlara soralım: Binlerce yıllık namaz utgulamalarının bu güne doğru şekilde geldiğine inanıyorsunuzda, yazılı kaynakları olmasına rağmen neden hadislerin bu güne gelmiş olmasına şaşırıyorsunuz. İçlerinde güvenilirliği tartışmalı olaar var diye neden hepsini şaibeli kabul ediyorsunuz. Her bilime saygı duyuyoruz da neden Hadis ilmine saygı duymuyoruz?
Bu konuda bir yazı yazmak için, sadece son bir yılda üç kez Kur'an'ın mealini okudum. Kur'an'daki mucizevi yönü ve rehberimiz olduğunu söylemeye gerek bile yok. "Allah'a ve peygambere itaat edin" mealindeki onlarca ayet de var. Dolayısıyla peygamberlik müessesesini sorgulamaya da gerek yok. Ve dolayısıylada Kur'an ve sünnet ayrımı yapmak kadar saçma bir şeye de gerek yok.
Çocuklarımızı okula yolluyoruz ki öğretmenleri onlara, ders kitaplarındaki konuları açıklasın. Ders kitabı yeter demiyoruz. Çünkü o kitabı anlatabilmek için seçilmiş, devlet otoritesi tarafından yetkilendirilmiş öğretmenler anlatırsa o kitaptakiler anlaşılabilir. Zira her şey kitapta var ama o kitabı anlayacak birikim ve tecrübe çocuklarımızda yok. O nedenle öğretmene ihtiyaçları var.
Öğretmenlerin olmadığı bir okul düşünülebilir mi, öyle bir okula çocuğunuzu gönderir misiniz?
Peygamber "kendi nefsinden konuşmayan", bizler için "en güzel örnek" olarak takdim edilen bir rehberdir. Bu nedenle O'nu seviyoruz, haddini bilmektir. Aklımızı ilahlaştırmanın anlamı yok, bilmediğimiz şeyleri yok saymanın, erişemediğimiz makamlara dil uzatmanın ve değersieştirmenin kimseye faydası da yok.
Varsa yanlışlarımız konuşalım fakat, işin faturasını yanlış yapanlar yerine tüm İslam medeniyetine, tüm alimlere ve ilme ömrünü verip, bu dinin asırları aşıp bize ulaşmasına vesile olanlara kesmeyelim.
Hele hele; ilahi vahiy ile muhatap kılınmış peygamberlik makamını değersizleştirme hatasına asla düşmeyelim.
Peygamberin rehberliği olmazsa her kafadan bir din çıkar, ortam Hasan Sabbah veya Fetoş Gülen gibi bir yerlerinden din uyduranlara kır.
Had bilmek ilk vazifemizdir haddimizi bilelim, ümmet birliğine halel getirmek ancak İblisspor'un ve avanesinin işine yarar ferasetli olalım.
Herkes kendi imtihanını veriyor bu dünyada unutmayalım.
İmanımız için, Kur'an gibi mucizevî bir kitaba muhatap ve onun yaşanmış hali olan bir peygambere ümmet olduğumuz için şükredelim vede kıymetini bilelim.
Allah Kur'an - Sünnet yolundan ayırmasın.
MEHMET ARİF SELİM