Sözümona çağdaş denen batı merkezli hakim zihniyet, en çok hangi kavramı ihlal edecekse en çok o kvramı kullanır. Misal, insan haklarını dilinden düşürmezken, sömürülerini devam ettirmek için tüm insan haklarını çiğnemesi, insanları katletmesi gibi.

Bakınız Gazze'de katledilen insan sayısı, yaklaşık 17 bin tanesi çocuk olmak üzere, 52 bini çoktan geçti.

Materyalist, emperyalist, siyonist düzenlerini devam ettirebilmek için, kamuoyunu yönlendirmeleri lazım. İblisî felsefelerini  yaymak için insanları kontrol edip kullanmaları gerekiyor ya, işte bu amaçla en çok kullandıkları kavramlardan birisi de özgürlük.

Kullandıkları her kavram gibi, bu kavramında içini boşaltmışlar, mebfaatlerine uygun bir anlam yüklemişler. Böylece, kitlelerin kendilerini özgür diye ifade ettiği fakat, gerçekte çağdaş köleler oldukları bir yapı oluşturmuşlar.

Çağdaşlık etiketi altında emperyalizmin ürettiği fikirleri "kopyala yapıştır" yaparak savunmak mıdır fikir özgürlüğü?

Emperyalizm kötü ilan etmiş diye; milletlerin kendi inançlarından, kültürlerinden vazgeçmeleri, eziklik hissetmeleri, tek tipçi batı modeline uymak için yırtınması özgürlük müdür yoksa bal gibi emperyalist köleliği midir?

Emperyalist medyanın, 'moda' diyerek parlattıklarını vede dayattıklarını, onların markalarını giyinmek özgürlük mü oluyor yoksa moda - marka köleliği mi?

Emperyalist odakların şirketlerine ait ürünleri yiyip içmek ve daha kötüsü o ürünleri yiyip içmeyi 'havalı olmak' için elzem görmek midir özgürlük?

Kendisine, ailesine, devletine, çevresine ve insanlığa karşı hiçbir sorumluluk taşımamak özgürlük müdür yoksa bunu özgürlük diye dayatan iblisî felsefelerin esiri olmak mıdır ?

 İnsanı insan yapan değerleri yok saymak, emperyalist - satanist dayatması ahlaksızlıkları adeta kutsayarak savunmak , emperyalist felsefenin gönüllü askeri olmak mı özgürlük oluyor yani?

Ne düşüneceğimize, ne giyineceğimize, ne içeceğimize, neye inanacağımıza, neyi savunacağımıza, neyi veya kimi sevip sevmeyeceğimize başkaları karar veriyorken; biz bu kölelik durumunu 'yaşasın özgürlük' sloganıyla örtüyorsak ve sorgulamıyorsak ayvayı sapıyla beraber değil ağacıyla beraber yutmuşuz demektir !

Her şeyimizle iblisin ve avanesinin çizdiği kalıplara kendimizi hapsederken; emperyalist ve iblisî insan modeline göre yaşarken bunu yadırgamayıp; üstüne üstlük özgürlük afyonuyla kendimizi avutuyorsak hapı değil hap kutusunu da yutmuşuz demek değil midir?

Allah'a kul olup, O'ndan başkasının çizdiği sınırlara rest çekip, gerçek manada özgürlük - sorumluluk dengesini kurmadıkça , insani erdemleri yüceltmedikçe bireysel olarak da küresel olarak da cehennemden kurtulamayacağımız aşikardır.

Kalıplaştırılan, iblissporun felsefesine hizmet eden kavramlar aracılığıyla köleleştirilmeye, üstelikte 'özgürlük' diye diye enayi yerine konulmaya karşı çıkıp bu çağdaş kölelik düzenini yıkmak gerekiyor. Bunun için de yukarıdakilere benzer soruları sormak ve dünyaya ne için geldiğimizi vede burdan nereye gideceğimizi de aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor.

Allah'ın vahyettiği, Peygamber'in yaşayarak örneklendirdiği kalıplar dışındaki tüm prangalara, tabulara, çağdaş putlara, hazcılık mezhebine, dünyaya tapınmaya, para gibi ilahlara, iblisin dini olan sapkın fikirlere ve ahlaksızlıklara hayır dememiz gerekmez mi?

 Çağdaş köleliğe, robotlaştırılmaya, iblissporun kölesi olmaya karşı olduğumuz oranda, dünya ve ahiret cehenneminden uzaklaşacabileceğimiz gerçeği açık ve net olarak ortada.

'Hak yolunun aydınlığı mı yoksa batılın karanlığı mı tercihimiz olacak ?' sorusu da en hayati soru olarak yazımızdaki son soru olsun.

MEHMET ARİF SELİM