Değerlerimiz bizi biz yapan etmenlerden bir tanesi olmakla birlikte, bazı değerlerimizin ortaya çıkardığı zaaflar başka insanlar tarafından sömürülüp kullanılmaya müsaittir.Türk milleti maddi manevi değerleri bakımından çok zengin bir kültüre sahiptir. Dünyada bizi biz yapan ve diğer milletlerden ayıran bize özgü değerlerimiz çoktur. Bu değerlerimizden bir kısmı din gibi evrensel olduğu gibi bir kısmı da yerel ve millidir.
Bugün küreselleşen dünya da, iletişimin artması ,yazılı görsel ve sosyal medyanın çığ gibi büyümesiyle değerlerin içi boşaltılmaya ve sömürülmeye başlamıştır. Milli ve manevi duygularımızı ve değerlerimizin her alanda hunharca sömürüldüğünü gözlemlemekteyiz. işin asıl ironik tarafı, insanların, duygularının sömürüldüğünün farkında olmaları
(bile bile lades) durumu .Bu duygularının hoşuna giden,kışkırtıcı, motive edici (gazcı) şekilde bir hatip tarafından sömürülmesine bilerek ve isteyerek gönüllü olmaları bu sömürüyü sürdürülebilir hale getirir.
Şimdi sömürülen değerlerimiz ve duygularımızı sıralarsak; dini inanç ve duygular,ezan, cemaat,tarikat,bayrak, vatan,ordu,şehit,gazi, tarih,engelli,mağdur ,mazlum,kadın,çocuk,merhamet,hayvan sevgisi vs…Bunlara benzer diğer duygularımızı da sayabiliriz maalesef toplumda ahlaki erozyon yaşanmasıyla paralel bu duygularımızda sömürülmeye devam etmektedir.
Türk insanı uzun yıllar Atatürk ve din sömürüsü altında bocalamıştır.Her iki değeri de kullanan kişiler adeta bir dokunulmazlık zırhına bürünmektedirler.Sözlerinizde yada yazılarınızda Atatürk’ten bahsediyor ve iki de veciz söz kullanıyorsanız artık tartışılmazsınız. Diğeri de konuşmalarında ve yazılarında bir ayet bir hadis söylüyor ve birde Arapça söylüyorsa zırhını bürünmüş demektir. Sömürünün ortaya çıkardığı ayrışmalardan ise siyaset kurumu faydalanmaktadır. Lakin bunun temel sebebi siyaset kurumunun çok “zeki” veya “hin” olmaları değil, yetersizliklerini bu gibi değerlere sığınarak gizlemelerinde yatmaktadır.
Kimin istismar ettiği kimin samimi olduğunu anlamak oldukça zordur bu nedenle insanları etiketlemek büyük vebaldir. Kişinin amelleri niyetine göredir, şayet kişi saf ve temiz bir şekilde sadece Allah rızası için dinini yaşıyorsa, onun bu yaşantısı sosyal dünyada fark edilse bile herhangi bir istismardan bahsedilemez. Ancak sosyal, politik ve ekonomik anlamda maddi ve manevi bir beklenti içindeyse yani arzu ve niyeti sırf dinî değilse inanan insanların dinî duygularının istismarı denilen durumla karşılaşmaktayız.
Dinin ve değerlerin sömürülmesi, istismar edilen değerlere artık toplumun değer vermemesine neden olur. Değerler istismar edildiğinde ve insanlar bunu anladıklarında söz konusu değer bütünüyle aşınmıştır. Dinin, maddi, siyasi ve dünyevî menfaatlere alet edilmesi, ticaret unsuru olarak kullanması sadece toplumun bu değerlerden soğumasına neden olmaz, böyle davranan insanlar manen iflas ettikleri gibi başka insanların da dinle irtibatlarını kesmiş olurlar. Bu kişiler bilerek ya da bilmeyerek, dindarlığın içini boşaltmışlardır. Bu durum bütün milli ve manevi değerler için de geçerlidir: “Vatanseverlik, milliyetçilik, devlet sevgisi,bayrak, millet sevgisi” üzerine bina edilecek samimi olmayan davranışlar , toplumun bu değerlere olan inançlarını yok eder
Değerlerimizin bir takım kişiler tarafından dünya menfaati için kullanılmasına bütünüyle karşı çıkmalıyız. Bu konuda insan onurunu koruyarak, uyanık olmalı, dikkatli gözlem yapmalı, topluma karşı sorumlu davranmalı doğruları anlatmalıyız. Bu şekilde davranarak din ve değer istismarını önlendiğimizde, toplumdaki değer aşınması önlemiş ve insanlar arasında olması gereken güveni de kurmuş oluruz.
Sağlıkla kalın iyi haftalar diliyorum.