Bir yıl daha geride kaldı. Geçen gün ömürden geçiyor. Bazı günler insanların yaşam muhasebesini yapması için kaçınılmaz fırsatlar sunuyor. Bu günlerden birisi de eski yılın bitişi yeni yılın gelişinin olduğu gün. Yılbaşını kutlamak ya da kutlamamak, mesele bu olmaması gerekiyor. Bütün günler Allah’ın yarattığı gün. Yılbaşı dediğimiz şey sanal bir zaman dilimi. Bu gün insanların yaşam biçimleriyle farklı anlamlar kazanabiliyor. Yılbaşının kutlanması ya da kutlanmamasını din ile iman ile inanç ile ilintileyenler var. Bu ilintiyi o kadar ileri götürenler var ki bazılarına göre yılbaşını kutlayan Müslüman olamaz, bazıları da var ki yılbaşını kutlamayan bağnaz, yobaz ve gericidir bunlardan ileri görüşlü insan olamaz.
Dünya da bütün işler bitmiş, bütün dertler bitmiş bütün her şey güllük gülistanmış gibi derdimiz tasamız yılbaşının kutlanmasına ya da kutlanmamasına kalmış. Bir realite var ve o realite kabul edilmesi gerekiyor. Kabul edelim ya da etmeyelim bu realite gereği bazı insanlar için bazı günlerin özel anlamları olabilir. Bu özel günlerde bazı insanlar özel şeyler yapmak isteyebilirler, bu yapılmak istenen şey eğer toplumsal bir yıkıma sebebiyet vermiyorsa bu tür etkinliklere hoşgörüyle bakılması gerektiğini düşünenlerdenim.
Mesele yılbaşı kutlamasından öteye yıl boyunca bireysel, toplumsal, ulusal ve uluslararası gelişmeler bakımından neler olmuş, neler yaşanmış bunu değerlendirmek gerek. Bir yıllık yaşam geriye doğru değerlendirdiğinde neler olmuş, neler olmamış, kimler gelmiş kimler geçmiş muhasebesinin yapılması daha sağlıklı sonuçlara bizi götürebilir. Bu anlamda çocuklukların, gençlerin, orta yaşlıların ve yaşlıların velhasılı bütün insanların dünyayı daha yaşanılabilir bir ortama nasıl sürükleyebiliriz pardigmasını hayata geçirmeleri gerekiyor. Bu daha gerçekçi bir yaklaşım olabilir.
2024 yılı dünyada en yaşanılması istenmeyecek yıllar içinde yerini alabilecek hayal kırıklarıyla geldi geçti. Siyonist Soykırımcı İsrail, çocuk, kadın, yaşlı, hasta demeden birçok masum insanı kanlı elleriyle yaktı, yıktı, yok etti. Ve bütün dünya buna seyirci kaldı. Bu eli kanlı terörist devlet hala da masum insanların canını, malını, namusunu, toprağını almaya devam ediyor. Müslümanca yaşamak demek yılbaşının kutlanması ya da kutlanmaması değil bu eli kanlı katil devlete dur diyebilmekte, onları durdurabilmekten geçer. 2024 yılı için en büyük hayal kırıklığımın başında bu katil sürüsü devletin durdurulamamış olması geliyor.
2024 yılının hayal kırıklıklarımdan birisi de Türkiye de infial yaratan Narin Güran cinayetinin aydınlatılamamış olması. Bazı insanlara hapis cezası verildi ama bu cezaların bir delile dayandırılarak verildiğini düşünmüyorum. Tamamen kamuoyu baskısına istinaden delilerle ispatlanamayan verilerle yapıldığı anlaşılıyor. Narin Güran cinayeti bize kapalı toplumların ne kadar zalimane bir yapıya sahip olduğunu gösteriyor. Bu yapılar ne yazık ki kendi içinde her türlü kötülüğü barındırdığı gibi o kötülüğün çözümünü ya da çözümsüzlüğünü de kendi içinde barındırıyor. Bir televizyon programında Türkiye’ de yılda üç yüz bin kız çocuğunun kapalı toplum geleneği içerisinde tecavüze uğradığı istatistiğini verdi. Bu korkunç bir rakam ve bu verilerin güvenlik güçlerince ve adalet makamlarınca görmezlikten gelinmesi mümkün değil ama eğer öyle olursa bu da en büyük hayal kırıklığı oluşturacak olaylar içinde kendisine yer edinir.
Yıl bittiğine göre eteğimizde ki taşları dökmeye devam edelim. Malum 2024 yılı emekliler yılı ilan edilmişti. Ne yazık ki emekliler 2024 yılında açlık sınırının altında bir ücretle yaşamaya mahkûm edildiler ve devam edecek gibi de görünüyor. Sınıf Araştırmaları Merkezi BİSAM’ın Açlık ve Yoksulluk Sınırı Araştırması Kasım 2024 Dönem Raporuna göre, dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 21 bin lira yoksulluk sınırı ise 72 bin 500 lira. 2024 yılı enflasyon beklentisi %45 iken asgari ücrete %30 zam yapıldı. Emekli ve ücretle geçinmeye çalışanların maruz bırakıldıkları yaşam koşullarının zorluğu da hayal kırıklıklarımın demetine eklendiğini ifade etmek istiyorum.
Nice sağlıklı, huzurlu, mutlu yıllar dileklerimle.
ÖZER YILMAZ