Sağlık hizmetlerinin kalitesi zaman zaman sosyal medyada ve basın yayın organlarında geçmiş ile kıyaslanmakta.

 İktidar partisi, geçmiş zaman diliminde sağlık kurumlarının fiziki yapılarının çok kötü olduğundan, hizmetlerin kalitesiz olduğundan ve hizmetlerin sürdürülemez olduğundan bahsediyor.

 Şimdiki zaman diliminde sağlık kurumlarının fiziki yapılarına bakıldığında iktidar partisinin haklı olduğu söylenebilir ama bu sadece binaların fiziki yapısıyla ilgili bir durum, o kadar.

Hizmet kalitesiyle asla daha kaliteli olduğunu söylemek mümkün değil. Binaların fiziki yapıları çok doğru beş yıldızlı otel gibi ama ürettiği hizmet ya da hizmete ulaşım bakımından hiç de beş yıldızlı otel kalitesinde olmadığını vurgulamak istiyorum.

Bunu iddialı bir biçimde söylüyorum çünkü kendi başımdan geçen olayları örnekleriyle açıkladığım zaman bu daha iyi anlaşılacaktır.  

Sağlık kurumlarında hizmete erişim kalitesi o kadar kötü ki otuz değil elli yılın gerisinde.

Buradan Cumhurbaşkanımıza, Sağlık Bakanına, mülki amirlere, milletvekillerine, belediye başkanlarına, iktidar partisinin il ve ilçe başkanlarına, muhalefet partilerinin il ve ilçe başkanlarına, ifade etmek istediğim çığlığa kulak vermelerini arz ediyorum.

Bu serzenişimin nedeni sağlık hizmetlerine erişimde ki kalitesizlik bütün Türkiye de aynı.   

Deveyi hendekten atlatmak, MHRS’ den randevu almaktan daha kolay. Bir ay kadar önce boğaz bölgemde ağrılarım vardı.

 MHRS’ den Bursa ve Bursa’ya yakın il ve ilçelerde ki hastanelerden randevu almak istedim.

Ne yazık ki sadece Bursa değil Türkiye’nin bütün il ve ilçelerinde ki Kulak- Burun- Boğaz polikliniklerinin dolu olduğu uyarısını sistem veriyordu.

 On gün boyunca boğaz ağrılarım devam etti ve on gün boyunca da sistemden randevu aradım ama bulamadım.

İyileşmeyi bekledim ama gün geçtikçe durumum kötüye gidiyordu. Son çare olarak acil servise gitmeye karar verdim.

Hastaneye vardığımda acil serviste dış kapıya kadar sıra kuyruğu vardı. Belli ki bu insanlar da normal yollarla randevu alamadıkları için acil servise müracaat etmek zorunda kalmışlar.

Bu kadar uzun sıra kuyruğunu görünce içimi bir beis kapladı. Bu sıraya girip tedavi olmayı beklemekten ise evime geri dönmeyi düşündüm. Ancak canım çok ağrıyordu ve bir ilaç muhakkak almalıydım.

Bütün olumsuzluk ve ümitsizliğe rağmen sıra kuyruğuna girdim. Acilde beni yeşil bölgeye yönlendirdiler ve önümde yüz yirmi üç hastanın olduğu bana verilen sıra numarasından anlaşılıyordu. Saniye olarak dokuz bin saniye, dakika olarak yüz elli dakika, saat olarak iki buçuk saat sonra doktorun huzuruna çıkabildim.

Durumumu anlattıktan sonra üç çeşit ilaçtan oluşan bir tedavi kürü verdi. Doktorun yazmış olduğu ilaçları, nöbetçi eczanede de en az yarım saat bekledikten sonra alabildim.

Akşamüzeri saat on dokuzda çıktığım evime saat yirmi üç de geri dönebilmiştim. Acilde ki doktorun teşhisi ve yazmış olduğu ilaçlar rahatsızlığım için isabetli olmuş olacak ki bir hafta içerisinde iyileşebildim.  (DEVAM EDECEK)

ÖZER YILMAZ