Yavuz Turhan yazdı

Napolyon düşman askerlerinden kaçarken, bir bakkal dükkânına girmiş.

 Bakkala hemen kendisini saklamasını emretmiş.

Bakkal Napolyon'u saklayıp, biraz sonra gelen düşmanları da "Az evvel biri koşarak şu tarafa kaçtı" diye savuşturmuş.

Biraz sonra Napolyon'un muhafızları yetişmişler.

Bakkal ömründe bir daha karşılaşamayacağı Napolyon'a sormuş: "Efendim, af buyurun ama merak ettim, ölümle bu denli burun buruna gelmek nasıl bir duygu?"

Napolyon birden öfkelenmiş. "Sen kim oluyorsun da benimle böyle dalga geçercesine konuşabiliyorsun?" diye bağırmış.

Askerlerine, adamcağızı kurşuna dizmelerini emretmiş.

Askerler bakkalın gözünü bağlayıp, karşısına dizilmişler.

 Mermiler namlulara sürülmüş, artık "ateş" emri verilecek.

Adamcağız içinden 'Ah, ne yaptın sen? Şimdi ölüp gideceksin diye düşünürken, arkadan bir çift el uzanmış, gözündeki bağı açmış.

Tek cümleyle cevaplamış Napolyon: "İşte böyle bir duygu!"

"Yaşayarak öğrenmek, bedeli en yüksek öğrenme biçimidir."