Hatırlanacağı üzere İshak Paşa’nın babası İbrahim Ağa’dır. İbrahim Ağa ise, Yıldırım Bayezid’in Amasya sancak beyi iken 1389’da vukû bulan Birinci Kosova Savaşı’na katılmak üzere yanında götürdüğü Amasya beylerinden Şadgeldi âilesine mensup İsa Bey’dir

Yıldırım Bayezid, Birinci Kosova Savaşı sonrasında dördüncü Osmanlı hükümdarı olarak Bursa’ya döndüğünde, İsa Bey’i, Amasya’ya göndermemiştir. Tıpkı Hamza Bey’in babası Yahşi Bey’e verdiği gibi İsa Beye de İnegöl coğrafyasında, dirlik olarak, bir köy tahsis eylemiştir ki bu köy, günümüzde dahî İsâ Bey’e izâfe edilerek “İsâören” diye anılmaktadır.

Dikkati çeken husus, İshak Paşa’nın, babası İbrahim Ağa yerine, dedesi İsa Bey’e izâfe edilerek “İsâbeyzâde-İshak Paşa” lakabı ile şöhret bulmuş olmasıdır.

Söz konusu köy, İsa Bey oğlu İbrahim Ağa tarafından yıllarca dirlik olarak kullanıldıktan sonra İshak Paşa kethüdası Sofu Hacı Sinan Bey’e mülk olarak verilmiş. O da sahip olduğu bu köyle birlikte Koçi / Sungurpaşa Köyü’ndeki arazisini İnegöl’de ve Yenişehir-Köprühisarda yaptırmış olduğu hayrî tesisler için vakfetmiştir.

Sultan II. Murad (1420-1451) devrinde ikinci vezirliğe kadar yükselen Amasya kökenli Yergüç Paşa’nın yanında husûsi defterdârı olarak devlet hizmetine giren İnegöl’lü İshak Paşa, Fatih Sultan Mehmed’in, 1463 yılında gerçekleştirdiği Trabzon seferi sırasında Amasya’dan Ankara’ya davet olunmuş ve kendisine Anadolubeylerbeyliği verilmiştir.

Beylerbeyi sıfatıyla -önce- Ankara’da daha sonra ki yıllarda Kütahya’da hayrî tesisler yaptıran İsâbeyzâde İshak Paşa, 1469 yılında sadrazamlığa getirilince de eşi Sultan Hatun’un dâimî ikamet ettiği İnegöl’de geniş bir külliye ve imaret yaptırmıştır.

Bu imarette sırasıyla: Zaviyeli bir cami, bir kervansaray, bir hamam, eşi adına bir türbe ve dükkânlar, bulunmaktadır. Yaptırmış olduğu imaret ve külliyenin çevresine de âzadlılarından oluşan bir topluluğu da iskân eylemiştir.

891 / 1486 tarihli vakfiyesinde İshak Paşa, mütevellilik görevini –sağlığında- kendisi üstlenmiş; vefatından sonra ise teviyyeti, varislerine bırakmıştır. Vakıfla ilgili hizmetlerin ve de nezâret görevinin ise âzadlıları tarafından yapılmasını “vâkıf-şartı” olarak tescil ettirmiştir.

İnegöl’de inşa edilmiş olan İshak Paşa İmareti’nin çevresinde iskân edilmiş âzdlıların hâne ve kişi bazında sayısı belli olmamakla beraber A/1487, B/2520 ve C/2573 yıllarında yapılmış olan sayımlarda bu topluluğa yer verilmiştir.

İlk iki sayımda bu topluluk, vergiden muaf gösterilmiş ise de C/1573’te yapılan sayım ve tahrîrde “İmâret-i İshak Paşa ve Ehl-i Vezâif” başlığı altında 16 hane evli ve 11 hane de mücerred / bekâr kimse, vergi ödemekle yükümlü tutulmuştur ki her hane beş kişi olarak hesap edildiğinde C/1573 yılında İnegöl-İshak Paşa İmâreti’nde 135 kişinin bulunduğu ortaya çıkmaktadır.

Halk arasında Çarşı Camii olarak bilinen İshak Paşa Camii’nde, ilk devirlerde, hitabet hizmetleri yapılmamıştır. Bu hizmet, devletçe adına dirlik tahsis edilmiş olan Yıldırım-Cuma Camii’nde yapılmıştır.

RECEP AKAKUŞ Hocanın eserinden düzenleyip yayına hazırlayan

Ayhan Talha Bayraktar