Yıllardır dünya üzerinde bir oyun kurgusu oluşturulmuş, oluşturulan bu kurguya göre devletler verilen rolleri oynamaya çalışıyor. Malum bazı devletler başrollerde bazıları yardımcı oyuncu rollerinde bazıları figüran bazıları kostümcü bazıları malzemeci bazıları yapımcı bazıları yönetmen bazıları seyirci bazıları da hiçbir şey. Devletler eğer bu dünya üzerinde bir varlık göstermek istiyorsa tarihin akışına bir mühür vurmak zorunda. Bu mühür vurma işi seyirci, figüran, malzemeci ya da hiçbir şeye karışmayan türden olmamalı, oyun kuran, rol dağıtan, yapımcı ve yönetmen rolünde olabilmeli.

Siyonist soykırımcı İsrail’in kuruluşu düşünüldüğünden itibaren özellikle Ortadoğu olarak tanımladığımız bölge bir kan revan içinde kan gölünde yüzmekte. Bu bölgede Osmanlı İmparatorluğu yıllarca hüküm sürdü ancak hiçbir tarihte bugünkü kadar kaotik bir ortam oluşmadı. Osmanlı döneminde bu bölgede sükûnet ve barış hâkimdi ta ki birinci dünya savaşı çıkana kadar.

Siyonist soykırımcı İsrail’i kayıtsız şartsız destekleyen bütün olayların başaktörü soykırımcı ABD bölgeye güya barış getireceğini iddia ederek kollarını sıvamış rolünü oynamaya çalışmakta. Öncelikle şunu unutmamak gerek ki barış ile terörist ABD ve terörist İsrail asla yan yana gelecek kavram değildir. Savaşın bizatihi uzamasında ve Gazze halkının acı çekmesinin birinci müsebbibi terörist ABD olmuştur. Kuzu postuna bürünmüş bir kurt olmuş bütün İslam âlemini sömürmekte. Ne yazık ki oyunu kurgulayan, rolleri dağıtan, yapımcı soykırımcı ABD olurken bu filmlerin yönetmen sandalyesinde soykırımcı terörist İsrail oturmakta ve oturmaya da devam edecek gibi görünüyor.   

Terörist soykırımcı ABD ile terörist soykırımcı İsrail üzerlerine düşen rollerini oynarken, zavallı Müslüman ülkelerin miskin yöneticileri ne iş yapıyor? Bu kadar satılmışlık, bu kadar halkına kin ve nefret duyan bir yönetici güruhuna, insanlık tarih boyunca şahit olunmamıştır. Müslümanlar çok acınacak ve zavallı bir duruma düşmüş durumdalar. Emperyalist faşist ülkeler zavallı Müslüman güruhun yeraltı ve yerüstü kaynaklarını istedikleri gibi sömürüyor, gelecekleri için yatırım yapıyorlar ama ne yazık ki Müslüman ülkelerin satılmış yöneticileri gıkını çıkaramıyor. Koyun sürüsü gibi başını eğip çobanının emirlerine itaat ediyorlar.

Para kazanmak önemli ama onu korumak, uygun yerlere yatırım yapmak, hayırlı işlerde kullanmak daha da önemli. Müslüman ülkelerin yeraltı ve yerüstü kaynakları kendilerini ortadan kaldırmak için gece gündüz demeden sürekli çalışan terörist ABD’ye ve terörist İsrail’i destekleyen emperyalist ülkelere, Müslüman ülkelerin satılmış yöneticileri tarafından aktarılmakta. Aktarılan bu kaynaklar Müslümanların üzerine mermi, top, füze olarak yağıyor. Ey Müslümanlar ‘Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın.’ Paradigması hiçbir zaman doğru paradigma olmamıştır. Bugün Gazze halkının başına gelen yarın sessizce soykırımı izleyen, buna ses çıkarmayan toplumların başına gelmeyeceğini hiç kimse garanti edemez. Bugün soykırımcı terörist ABD ve soykırımcı terörist İsrail’in yaptıklarına bakınca bu iddiaların gerçekleşmesi hiç de uzak görünmüyor.

Sözüm ona barışsever görünen terörist ABD ve desteklediği soykırımcı terörist İsrail kuduz köpek gibi her tarafa saldırıyor. Kendinden olanların canı çok kıymetli, kendinden olmayanlar ise patlıcan sanki. Her türlü terör olaylarını gerçekleştirdikten sonra bana dokunursanız yanarsınız tehdidini savuran bu terörist ülkelerin verdikleri rolleri ne zaman mazlum ve mağdur ülkelerin onurlu yöneticileri kabul etmeyecek. Barışın gerçekleşmesini sağlamak için terörist ABD’den medet ummak kuzuyu kurda teslim etmek ile aynı kapıya açılıyor. Mazlum, mağdur ve zulme uğramış halkların bu açmazdan çıkabilmeleri için insan onurunu çukurdan tutup çıkaracak cesur yürekli halkları yöneten cesur yürekli yöneticilere ihtiyaç var.

 ÖZER YILMAZ