Tarih boyunca Müslümanları ve İslam inancını hedef alan saldırılar yapılagelmiştir.

Bu saldırılar doğrudan farklı dış mihraklardan yapıldığı gibi, kendi içimizden çıkan ve nefsini kutsayan veya aklını ilahlaştırıp insanları peşine takanlar tarafından da yapılagelmiştir.

Hempher veya Lawrence gibi ajanların kendi yazdıklarını okursanız dışardan yapılan fesat çalışmalarının nasıl gerçekleştirildiğini çok net anlarsınız.

Bu tip fesat projelerinde içimize sızan ajanlar, kullanmaya müsait kişiyi veya kişileri bulup yavaş yavaş kendi kontrollerine alırlar.

Önce o kişiyi inancı anlamında şüpheye düşürürler, kişinin nefsini okşayarak kendisindeki günahların aslında günah olmadığına inandırırlar.

Mesela Hempher adlı İngiliz ajan, Muhammed Vahhab'ı kafeslerken, içki ve muta nikahı gibi mevzuları sorgulatarak, ardından kendisi gibi ajan olan bir kadını müslüman diye yutturup, muta nikahı ile evlendirerek avucunun içine almış ve ona yeni bir din anlayışı oluşturtmuştu...

Dışardan planlı veya dışardan destekli yapılan, Müslümanlar arasına fitne sokma çabalarında en önemli taktiklerden birisi de; geçmişteki İslam bilginlerini itibarsızlaştırmak, eften püften meselelerle onları gözden düşürmek, böylece yüzlerce yıllık bilgi birikimini devre dışı bırakmaktır.

İslam alimlerini ve bilgiyi devre dışı bıraktığınızda, o alimler vesilesiyle bugüne gelen hadisleri ve peygamber sünnetini de devre dışı bırakmış oluyorsunuz.

Peygambersiz bir din, sünneti olmayan bir din demek, inananların dünyasında, özelliklede pratik hayatta büyük bir boşluk demektir.

O boşluğu doldurmak için ise; nefsine tapınan veya aklını ilahlaştırıp, kendinden önceki tüm bilgiyi ve bilginleri yok sayan bir şarlatan ise her devirde kolayca bulunmuştur.

Hasan Sabbah'tan Fetoş Gülen'e kadar böyle onlarca şarlatan tarih boyunca sahneye çıkmıştır.

Özellikle peygamberi sıradanlaştırmaya çalışan, O'nun Kur'an'ın uygulaması olan sünnetini yok sayan her anlayış, şer güçlerce kullanılmaya da müsait olan büyük bir fitnedir.

"Bize Kur'an yeter" cümlesiyle ortada dolaşanlar; sanki Kur'an ile Peygamber arasında çelişki varmış algısı oluşturmaktadırlar. Bu bir...

İki: Peygamberlerin gönderiliş amacı, ilahi emirleri yaşayarak insanlara örnek olmaktır. Öyle olmasaydı Allah ilahi kitapları, bir melek ile de gönderebilirdi.

Üç: Kur'an'ı okuyup anlayacak bilgiye ve donanıma; geçmişte ve bugün, dünyanın değişik coğrafyalarında müslümanların kaçta kaçı sahiptir.

Dört: Peygamberlerin uygulamaları olmazsa, Kutsal Kitapları her okuyan kendince anlam çıkaracak ve böylece herkesin kafasına göre yüzbinlerce din ortaya çıkacaktır. (DEVAM EDECEK İNŞALLAH!)

MEHMET ARİF SELİM