“Bir ülkenin geleceği ve ilerlemesi sağlam kalelere, güzel binalara ve milli gelirine değil,o ülkenin insanlarının ahlaki değerlerine bağlıdır...”Martin LUTHER
Çifte standart;dil bilgisi yönünden Türkçe'de mecaz olarak kullanılır. Kişiye veya duruma göre farklı davranışlarda bulunma, tutarlı olmama.Rahmetli Süleyman Demirel’in ’’ Dün dündür bugün bugündür’’sözü toplumda çok yanlış anlaşılmış yada yanlış anlaşılmak istenmiştir.Sayın Demirel’in sözünün anlamı dünkü şartlarla(politik,ekonomik,stratejik) bugünkü şartlar aynı değildir. Bugün şartlara bakılmaksızın yapılan omurgasızlıkları gördükçe sayın Demirel’e haksızlık yapıldığını düşünüyorum.“ Bir tane “doğru” vardır. Doğrunun bana göresi, sana göresi olmaz. Ama bizde olur! Bir ahlaki değer zayıflığına işaret eden çifte standart bunun en güzel örneğidir. Erkekler için geçerli olan hak ve özgürlüklerin kadınlar için uygulanmaması veya ABD'de yüzyıllarca süregelen beyazın siyaha üstünlüğü bir çifte standart örneğidir. Politikada ise Batılı devletlerin İsrail ile Filistin'e yönelik tavrının farklılığı çifte standart örneği olabilir.
Olaylara bakışımıza göre; işimize geleni görüp/duyma, işimize gelmeyeni ise yok sayma alışkanlığımızdan vazgeçemiyoruz. Bu yanlış davranışımızı da desteklemek için atasözlerimizden ve deyimlerden örnekler veriyoruz. Dün kara dediğine bu gün beyaz diyen aynı kişinin ağzından aynı atasözü ; dün ‘itham’, bugün ‘savunma’ aracı.Ya da tam tersi.Dün aynı söz ile kendini savunan biri, bugün çıkıp o sözü kullanarak başkalarını suçlayabiliyor.
Aşağıdaki atasözlerinin içinden gündeme denk düşenleri de yine bu hastalıklı anlayışımız ile seçeceğiz, biliyorum. İşimize gelenleri, işimize geldiği gibi kullanıyoruz.Bir kaç örnek verirsek .İnsan beşer, kuldur şaşar.Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.Hatasız kul olmaz.Yarası olan gocunur.Biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar.Bilen bilir, bilmeyen aslı var sanır.Zenginin malı züğürdün çenesini yorar.Yerin kulağı vardır.Son pişmanlık fayda etmez.Rüzgâr eken fırtına biçer.Ayranım ekşi diyen olmaz.Kurunun yanında yaş da yanar.Hak yerini bulur.
Çifte standart artık ‘alışkanlık’ boyutunu aştı, neredeyse ‘genetik kod’a dönüşme noktasına geldi. Üzülerek görüyoruz ki ‘çifte standart’ ülkemizin en büyük problemi, hatta toplumun standart donanımı haline geldi.Bir kapıdan girmek için birbirimize daima öncelik tanırız. Buyurun efendim’.Rica ederim önce siz buyurunuz’. Biraz yaşlı ise istirham ederim ’ gibi sözleri bizler söyleriz. Hele yanımızda bir bayan varsa, özellikle ilk geçiş hakkı onlarındır. Ne kadar centilmence bir davranış. Gelin birde trafikteki duruma bir bakalım: Önden buyur etmek ne kelime, kaza yapmayı bile göze alarak önce biz önden geçmeye çalışırız. Ara yoldan ana yola geçenlere asla yol vermeyiz.
Hasta ziyaretlerine, genellikle ziyaret saatleri dışında gideriz, sonra da ziyaret saati dışında gelenlere tepki gösteririz.Gerektiğinde işlerimizi gördürmek için torpil ararız, sonrada torpile aracılık edenleri suçlarız.Kapı çalındığında, kapıyı açtırdığımız çocuğumuza ’’babam evde yok’ demesini söyletiriz. Sonra da yalan söylenmemesi gerektiğini aşılamaya çalışırız. Çifte standartlı davranışımızla, önce kendi çocuğumuzu şaşırtırız. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Çifte standartları bolca bulunan bir milletiz vesselam. Daha güzel yarınlara, daha gelişmiş bir ülkenin vatandaşı olarak çıkmak istiyorsak, her şeyden önce bu standart sayısını “TEK”e düşürerek işe başlamamız gerekmektedir.
Sağlıkla kalın iyi haftalar diliyorum.