Ailenin korunması ve güçlendirilmesi vizyon belgesi ve eylem planı kapsamında aile kurumunun öneminin vurgulanması aile içindeki birlik ve beraberliğin korunması mevcut riskler karşısında ailenin topyekün desteklenmesi amacıyla 2025 yılı aile yılı olarak ilan edilmiştir.Aile toplumun en küçük birimi olarak kabul edilen sosyal bir yapıdır.Dinimize göre aile anne baba ve varsa çocuklardan oluşan kutsal bir yuvadır.Birbirine sevgi ve saygı bağları ile bağlı olan aynı inanç aynı düşünce ve aynı duyguları paylaşan kendilerine düşen görevleri yerine getiren bireylerden oluşan aileler huzurlu olur.Çocuğun yetiştirilmesi eğitilmesi ve toplumun sağlıklı bir üyesi haline getirilmesi için en uygun ortam ailedir.Aile olmak yalnızca bir kan bağı değil paylaşılan anılar değerler duygusal bağlarla pekişen bir birlikteliktir.Aile olmak karşılıklı sevgi saygı ve bağlılıkla beslenen ilişkiler bütün olarak toplumsal yaşamın temelini oluşturur.
       Yukarıda tanımını verdiğimiz aile kurumu Türk İslam medeniyetinin en önemli kurumudur. Türk milletini her anlamda ayakta tutan kurumdur.Milleti oluşturan en küçük yapıtaşıdır. Türk milleti tarih sahnesine çıktığından bu tarafa aileye çok önem vermiştir. 2025 yılının aile yılı olmasını önemsiyorum, fakat geç kalmadık mı?Zararın neresinden dönülürse kardır dediğinizi duyar gibiyim ancak aile ticari bir şirket değildir.  Türk ailesi Avrupa’daki evladından kira isteyen, fatura ödeten, aile gibi olsa ülkede sosyal ve ekonomik barış olmaz. Bizim ailemizde evlatlar 18 yaşına gelince sokağa bırakılmaz, biz aileyi bir ticari şirket olarak görmeyiz.Biz de bir baba işsiz evlatlarına yıllarca bakar, olumsuz bir evlilik yapmış boşanmış kızına ve torunlarına yıllarca bakar.Annesini babasını huzurevi kapılarına bırakmaz.
      Sırf yurtdışına satılıyor diye, çok döviz getiriyor diye ülkemizde yapılan diziler Türk milletinin değerlerine göre değil satılacakları ülkelerin kültür yapılarına göre yapılıyor.Bu diziler Türk aile sisteminin temeline dinamit koymaktadırlar.Bunlara ne zaman dur diyeceksiniz bunu yazarken sansürden bahsetmiyorum, sanata ve sanatçıya karşı değilim, ancak devlet olarak sanat dünyasını destekleyip aile dizilerine kaynak aktarabilirsiniz. Dizilerden daha çok tahrip yapan gündüz kuşağında yapılan adını bile koyamadığımız programlar.Seyrederken insanın bırak yüzünü  kulakları kızarıyor.Ar, namus, haya, saygı ülkeyi terk etmiş hissi uyandırıyor.Aile içi ensest ilişkiler, buraya yazmaktan hicap duyduğum ahlaksız diyaloglar her gün bir foseptik çukuru gibi milletin üzerine ekranlardan saçılıyor.Bu konuyu fazla uzatmak istemiyorum şimdi bazıları da kardeşim istemiyorsan izleme diyecekler bu kafalara acıyorum böyle diye diye buralara geldik.Bunca pisliği bir kumandanın tuşuna bağlayarak mı önleyeceksiniz.
    Bu millet şu saçma cümlenin peşinden buralara geldi.Göğsünü gere gere Allahın bildiğini kuldan mı saklayacağım.Bu ahlaksız proğramların dayanağı da bu cümle maalesef. Evet Allahın bildiği , bizim bilmediğimiz pisliklerini çok güzel bir iş yapmış gibi sergilemeyecek kötü örnek olmayacaksın.Siyahi bir kadına gülbeyaz ismi verince gülbeyaz olmaz. 2025 aile yılı demekle aile korunmuyor.Bu şer yayınları önlemezseniz, anneye kadına önem vermezseniz, evine ekmek götüren onurlu babayı çocuğuna mahcup ederseniz, torununa harçlık veremeyen emekliyi güldürmezseniz sonuç hüsran olur
  Tekrar ediyorum ‘’Bir milletin değerlerini kaybetmesi silahlarını kaybetmesinden daha tehlikelidir’’ Sağlıklı iyi haftalar diliyorum.