“Yaptığınız işi güzel yapın; Allah, işini güzel yapanları sever.” (Bakara Suresi; 195. Ayet)
“ Allah, sizden birinizin yaptığı işi, ameli ve görevi sağlam ve iyi yapmasından hoşnut olur.”
( Hadis-i Şerif)
Bir işin hakkıyla, sağlam ve güzel yapılması ne anlama gelir? Vazifeyi doğru yapmadaki öncelik ne olmalıdır? Gelişi güzel yapmak, işi sadece bitirmeye odaklanmak yeterli midir? Modern çağın her şeyi hız ve haz ölçüsünde çabuklaştırdığı, günümüz dünyasında yapılan işler ne kadar sağlam ve doğrudur?
Aslında teknoloji, kolaylaştıran, pratikleştiren yönleri ile hayatımızın her alanında bulunmaktadır. Geçmişe nazaran yapacağımız iş yükü, işçisinden amirine her birimiz için hafiflemiş durumdadır. Ancak çelişki de tam bu noktada karşımıza çıkmaktadır. Kolaylık mı bize gevşeklik vermiştir yoksa tembellik hastalığına mı yakalanmış durumdayız? Üzerimizde bulunan bu ölü toprağı nereden gelmiştir?
Emek ve gayret denilen aslında insanı harekete geçiren en önemli hallerdir; yaptığın işi en doğru yapmak zaten olması gereken değil midir? Kâinatın sahibi, yarattığı canlılara kıymet verdiği ve onları çok sevdiği için âlemi kusursuz bir şekilde donatmıştır.
Şöyle bir baksa insanoğlu, yerlere, göklere, denizlere, canlılar âlemine, hayran ve şaşkın bir şekilde hayretler içinde kalır. Çünkü her şey milimetrik hesaplarla, en estetik, en güzel, en kâmil haliyle çıkar karşısına. Mükemmel bir Sanatkârın eseridir kâinat. Ve Kusursuz olan, Kadir olan Rabbimizin âlemdeki en küçük zerreden en büyüğüne imzası vardır.
Yarattığı canlılarda sadece bir guruba halifelik ihsan eylemiştir. Koskoca kâinatın küçük bir numunesi olan insan seçilmiştir bu göreve. Diğer âlemler ve canlılar, insana hizmet ve işini kolaylaştırmak için sunulmuştur. Hepsine de yapacağı vazife kodlanmıştır. Bundandır arı bal yaparken üşenmez, ipek böceği nazlanmaz, örümcek itina ile örer ağını, inek süt vermek istemiyorum diye yakınmaz…
Her şey denge ve nizam iledir, güneş ve dünyanın konumu, gece- gündüz, mevsimlerin geçişi, ayın evreleri… Saymakla bitiremeyiz, ahenk ve uyumdaki güzellikleri… Öyle iken bir mesaj verir, insana kâinat, sen de üstüne düşeni yap! , der adeta. Peki, bize düşen nedir acaba?
İnsanı diğer canlılardan ayıran en temel özelliği akıl ve iradesidir elbette. Bu yüzdendir Rabbimizin kelamında ısrarla tekrar edilen “ akletmez misiniz? , düşünmez misiniz? Vurguları ile dikkatimizi çekmektedir. Kendisine verilen özellikleri sebebiyle sorumludur insan, Rabbine karşı, yaratılanlara karşı, doğal çevreye karşı. Üstün meziyetleri olduğu için “ Halife”, yetkili kişidir dünya sahnesinde. İmar eden ve ihya eden olmalıdır ki vazifesi tam olsun. Kâinatın Sahibi, yeryüzüne insanı vekil kılarken, ondan işini sağlam ve doğru yapmasını istemiştir.
Muhabbetin dünyaya yansımasıdır insanoğlu denilen. Rabbi tarafından değer verilen, kıymetli olandır. Ancak bu sevgiyi layık olmak, fedakârlık, emek ve çaba ister. İnsan, kapasitesini doğru kullandığında, dünya mamur olur.
Tarihimiz sayısız örnekler ile doludur. Mimar Sinan’ın asırlar ötesine yazdığı mektupla geçmişten geleceğe verdiği mesaj, imar ettiği mimari yapılar, İbn-i Sina’nın tıp ilmine kazandırdıkları, Farabi’nin gök bilimine yaptığı hizmetler, Mevlana ve Yunus Emre gibi gönül erlerinin insanlığa kattığı değerler, hep işini doğru ve sağlam yapmanın bizlere misalleridir.
Her nerede olursak ve hangi konumda olursak bulunduğumuz işi küçümsemeden yapmak en elzem vazifemizdir. Günümüz dünyasının her şeyi savsaklayan, umursamaz hali maalesef hep milletimizi felakete sürüklemiştir. Geçtiğimiz günlerde canımızı yakan” Bolu da yaşanan yangın felaketi”, bu durumun en acı örneğidir.
İşini doğru yapmayan, keyfe keder davranan, vicdanını paraya satan, tedbir yerine rehavete düşen zihniyet ve bir dizi ihmal yüzünden, milletimizin evlatları canından olmuştur. Bu kabul edilebilir bir mesele değildir. Elbette ki sorumlular hesap verecektir ancak insan canı bu kadar ucuz da değildir. Bizim nerde olursak işimizi ve görevlerimizi doğru yapmamız olmazsa olmazımızdır.
Sözün özü; Emek ver, kulak ver, bilgi ver ama sakın boş verme! ( Mevlana)
Sevda ÇEVİK