“Bir şehrin, bir kasabanın, büyükçe bir köyün bölündüğü parçalardan her biri olan Mahalle, “Bireyin şehir hayatına ve yönetime katılımının ilk basamağıdır. Mahallenin özelliği en küçük yönetim birimi olmasının yanında küçük bir birim olması dolayısıyla insani ilişkilerin ve kimlik oluşumunu yoğun ve canlı bir şekilde yaşayabilme imkânı sunmasıdır.”
Kültürün oluşturulduğu ve aktarıldığı bir birim olan mahalle, içinde yaşayan insanların yaşam biçimleri ve algılarını da etkiler. Aidiyet duygusu oluşturur ve mahallede birlikte olan insanlar kent içinde de birlikte var olmaya çalışırlar.
Beşiktaş eski futbolcusu Zekeriya Alp “O zamanlar bir mahalleye ait olmak bir karakteri, bir tavrı taşımakla eş anlamlıydı. Ben koca koca insanların birbirlerine ‘mahallemizin çocuğu’ diye hitap etmelerini garipserdim. ‘Adamlarla’ ‘çocuk’ olmayı aynı noktada buluşturan şey buymuş demek ki, Aynı yerden kök salmak, aynı topraktan sulanmakmış.
İnegöl’deki mahalle takımı kültürünün geçmişi 1935 yılına kadar uzanır. 21.08.1935 tarihli Cumhuriyet gazetesi “İnegöl’ün Hamidiye Takımı Bursa’dan davet ettiği Sebat İdmanyurdu ile bir maç yaptı” yazmaktadır. Sözü geçen Hamidiye Takımı, 1936 yılında “Yenidoğan Spor Kulübü” adıyla kulüp tescili aldı. Öluşumunu yaşadığı Hamidiye Mahallesinin Takımı olarak adlandırıldığını görüyoruz.
Bir top, birkaç oyun arkadaşı ve küçük bir toprak parçası ile futbol oynama isteğinizi giderebilirsiniz. İnegöl; yerleşim alanının düzlüğü ve şehri sarmalayan yemyeşil çayırları ile insanına bu fırsatı fazlasıyla sunardı. İnegöl insanı da futbol oynamayı çok sevdi.
“1942 yılı İnegöl’ünde gençlerin % 7’si futbol oynuyordu.”48 Şehir merkezinde oynardı, beldelerde oynardı, köylerde oynardı. Çift kale oynardı, tek kale oynardı, evinin önündeki kaldırımda oynardı, çalıştığı işyerinin yakınındaki boş arsada oynardı, şehrin kenarındaki çayırlarda oynardı, okulunun bahçesinde oynardı.
Babası oğlumayakkabılarını ne olur eskitme dese de oynardı. Annesi oğlum hava karardı, ne olur eve gel artık dese de oynardı. İnegöl insanı ne yapar eder futbol oynardı. Sokakta futbol oynamayı sevenler yalnızca İnegöllüler değildi tabii ki.
Halit Kıvanç “O yıllardaki mahalle maçlarının, biz televizyonsuz yılların masum küçükleri için bugünün Avrupa kupası maçları kadar önemli olduğunu hatırlatırız” diye belirtir. Arda Turan 9 Nisan 2015 tarihli bir söyleşide “Sokakta futbol oynamak en eğlenceli şeylerden biridir. Çünkü tamamen masum duygularla bu keyfi yaşıyorsunuz. Kimsenin kimseden herhangi bir çıkarı söz konusu değildir. Aslında Fair-Play’in gerçekten uygulandığı yerdir sokaklar. Çünkü kimse delikanlılığa sığdıramadığı şeyleri sokakta yapmaz.”
Sokaklardaki futbolun delikanlılığı konusunda Sunay Akın “Çocukların taşlardan yaptıkları kalelerin üst direkleri yoktur. Havadan çekilen bir şutun gol olup olmamasıo kalede duran kalecinin boyuna göre hesaplanır. Kalecinin boyu ne olursa olsun, zıpladığında yakalayamayacağı yükseklikten geçen top gol sayılmaz. Çocuklardaki kaleye geçen arkadaşlarının boyuna göre düzenledikleri bu adalet duygusuna büyüklerin dünyasında rastlanılmaz” diye yazar.
İnegöl insanının “Futbol Sevgisi” mahalle takımlarında gelişerek yaşadı. İlçenin hemen hemen her bölgesi mahalle takımları vasıtasıyla, kendilerini ilçede temsil etme gayretinde oldular. Mahalleye aidiyet duygusu, ilçeye aidiyet duygusunu da besledi.
“Bir mahalle takımının parçası olmak İnegöl İnsanının olmazsa olmazıydı.”
TURHAN ŞAHİN'İN İNEGÖL'DE FUTBOLUN 100 YILI isimli eserinden düzenlenip yayına hazırlanmıştır.