Turhan Şahin 'ın köşe yazısı
BURSA’DA MİLLİ MÜCADELE ÇOCUKLARI
İlk BMM’nde henüz pek kritik bir durumda bulunan cephelerde olup bitenlerden bahsediliyordu. Bursa Milletvekili Muhiddin Baha (Pars), evvelâ Bursa’yı bir katliamdan kurtarmak bahanesiyle yerli Rumlar’la teşkil edilen heyetin Yunanlılarla temaslarını nasıl telin ettiğini anlattıktan sonra sözünü şöyle bitirmişti:
“Efendiler, bu sahifeyi burada kapattıktan sonra müsaadenizle bir müşahedemi arz edeceğim. Geçenlerde İnegöl cephesinde ağaçlar arasında sis ortasında gazilerimizi ziyaret eder ve onların ayrı ayrı ellerini sıkarken 15 yaşında kadar bir çocuk gördük. Ona ‘Oğlum burada ne yapıyorsun? dedim. ‘Vatani vazifemi yapmaya geldim’ cevabını verdi.
‘Peki hiç muharebeye karıştın mı? Düşmanla cenkleştin mi?’ sualime de ‘evet’ diye katıldığı çarpışmaları, boğuşmaları saymaya başlayınca ben, bu çocuğun karşısında bir parça küçüldüğümü hissettim.
Sonra daha ileride yine gaziler arasında ve babasının yanında babasıyla omuz omuza düşmana karşı harp eden 12 yaşında Feridun isminde bir çocuk gördüm ki! Efendiler, bir diyorum ama hangi bir? Cephede her adımda bir böyle henüz çocuk denecek yaşta silâha sarılıp canını fedaya gelmiş nice nice yavrularımız var!.
Muhiddin Baha Bey’in “Hangisini sayayım cephede çocuk denecek yaşta nice yavrularımız var” dediği çocuklardan biri de Emekli Süvari Subayı Süleyman Bey’in oğlu İnegöllü Kâmil idi. Bu çocuk bu bölgedeki pek çok muharebeye katıldı. Cumhuriyet döneminde Bursa Işıklar Askeri Lisesi’ni bitirdikten sonra Harp Okulu’na giren Kâmil’e önceki kahramanlıklarından dolayı İstiklâl Madalyası verilmiştir.
İnegöl mıntıkasında muharebelere katılan Albay Rahmi (Apak) Bey, bu bölgedeki Türk çocuklarının vatan sevgisiyle Yunan’a karşı duydukları nefreti şu örnekle dile getiriyor:
“Siması hâlâ gözlerimin önünde. Sarı saçlı ak yüzlü bir çocuk. Bir evin içinden çıkan (herhalde kendi evi olacak) bir Yunan askerini kovalıyor. Elinde bir balta. Yunan erinden daha hızlı koşuyor. Ona yetişti, kafasına baltayı indirdi. Yunan eri cansız yere yuvarlandı.
Kaçan Yunan arkasına dönüp silâhını veya süngüsünü kullansaydı. Bu çocuğu kolayca öldürebilirdi. Diğer bazı sokaklarda da İnegöllü kadınların bu kaçan perakende Yunan askerlerinin başlarına pencerelerden saksı ve testiler attıklarını öğrendim.”
Kaynakça : Doç. Dr. Nuri Köstüklü Milli Mücadele Türk Çocukları ve Bir Destan Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı, http://www.atam.gov.tr/dergi/sayi-37/milli-mucedelede-turk-cocuklari-ve-bir-destan
BÜYÜYÜNCE NE OLMAK İSİYORSUN?
Kızları birkaç gün sonra ilkokula başlayacaktı. Aile çocukları ile okula başlamayı konuşmaktan mutlu oluyor, soruları ile de çocuklarını hazırlamaya çalışıyorlardı.
Anne sordu “Kızım, öğretmenin ileride ne olmak istiyorsun diye sorarsa? çocuktan cevap geldi “Anneciğim, kuaför olmak istiyorum ama tabii ki orada öyle demeyeceğim. Doktor olmak istiyorum, diyeceğim.”