Değerli İskender Pala Hocam,
Göndermiş olduğunuz son mektubu da aldım ve okudum. Bir solukta okudum demek isterdim ama Ramazan, bayram derken biraz vakit aldı tabii.
Bundan önce yazıp da gönderdiğiniz (Od, Şah/Sultan, Babil’de Ölüm İstanbul’da Aşk, Mihmandar, Bülbül’ün Kırk Şarkısı, Abum Rabum, Akşam Yıldızı, İtiraf, İki Darbe Arasında, Katre-i Matem) mektuplar gibi. Fakat çok merak ettiğim bazı şeyler var bu eserde.
Nereden buluyorsunuz, tarihin gizli yaprakları arasında saklanmış böyle konuları. Bunlar öyle konular ki zihninizdeki kurgu makinesine girdiğinde günümüze yansıtıyor ışınlarını.
Hem o kurguları nasıl tasarlıyorsunuz Allah aşkına? Belki de sizde ciddi bir meleke haline gelmiştir ama ben merak ediyorum. Bu tür tarihi konular üzerinde kaynakları okuyarak, bilenlere danışarak yaptığınız araştırmalar sonrasında ilginç ve heyecanlı kurgular tasarlamayı seviyor olmalısınız.
Üslubunuz ile alakalı bir noktayı tespit ettiğimi sanıyorum. Çok heyecanlı bir şekilde okurken merak kat sayımızın zirve yaptığı bir anda... Bir duruyoruz. Sayfayı çevirdiğimizde merak ettiğimiz olayın devamını bekliyoruz.
Nasıl gerçekleştiğini anlamak için kelimelerin peşi sıra nazarlarımızı koştururken bir anda, evet bir anda duruveriyoruz. Sonra olaylar oluyor ve bitiyor. Kahramanlar, geri dönüş yöntemi ile olayın nasıl olduğunu anlatıyor.
Terliyken suyu arzulayan bir insanın dinlendikten sonra yani isteğinin azaldığında su içmesi gibi. Niçin bize böyle bir yöntem kullanıyorsunuz? Kaptırmışız gidiyoruz...
Vuracaksak vuralım, döveceksek dövelim... Ama son anda Türk polisi gelir yakalar misali heyecanımız yarıda kalıyor. Tabii bu da sizin yoğurt yeyişiniz olsa gerek.
Değerli hocam,
Osmanlı tarihinin kör bir olayı diye isimlendireceğim sapık inanç sahipleri olan “Azdahak” isimli gizli örgüt, yanlış fikirler üzerine kurmuş oldukları inançlarını, insanlara zulm ederek, onlara işkenceler çektirerek toplumda kaos oluşturup büyük kurtarıcıyı (!) bekliyorlar.
İnandıkları saçma sapan fikirler çerçevesinde yüce kurtarıcının gelip insanları kurtarması için dünyada büyük bir kaosun, ki nefret, acı, ıztırap, ve ölümlerin artmasına sebebiyet veren bu gizli örgüt, Osmanlı'nın yönetimine kadar sızıyor.
Gizli örgüt, devletin üst kademeleri, iki sağlam hafiye ve toplumu galeyana getirecek kitlesel planlamalar... Bu kelimeler etrafında girdap oluşturan merakımız son satıra kadar akıyor.
Amerikan dizelerinden çalınmış bir tarz gibi erkek ve bir kadın polisin birlikte hırsız kovalamasını andıran kurgunuz Osmanlı döneminde olamazdı tabii.
Ama sizin kurgunuz içinde bıçkın hafiye “Karabarut” ve erkek rolündeki derviş kılıklı “Emanet” kızımız.
Hızlıca kılık kıyafet değiştirebilen, devletlülerden Uzun Sadrazam tarafından yetiştirilmiş “Emanet” namlı hafiye kızımız baş roldeydi tabii.
AHMET TAŞTAN