(Bu yazıyı Geçen Hafta 25 Ekim’de Kaleme Almıştım.)

     Çok garip bir ülkede ve devirde yaşıyoruz ki; Rüya alemi sanki. Gördüğümüz rüyalar öylesine birbirine geçiyor ki, sabah uyandığımızda hani gördüğümüz rüyaların manzumesinin etkisindeyizdir; anlatacak birçok şeyimiz vardır ama iki kelimeyi yan yana getirip ne gördüğümüzü ne hissettiğimizi bir türlü dile getiremeyiz ya, aynen öyle.

     Bir almanak yazmaya kalksak… Mesela, 100 yıllık Cumhuriyeti ele alsak, 100milyon olay atlarız eksik kalır çoğu şey. Son 22 yılı ele alsak durum yine aynı. 2016’dan bugüne… Yine değişen bir şey olmaz… Pandemiden bugüne, ya da son yılı değerlendirsek…Yok kardeşim yine atlarız, yine atlarız çoğu şeyi. Son bir ay, son bir hafta… Maalesef yine durum değişmeyecek. U-nu-tu-yo-ruz. Hem de çok çabuk unutuyoruz.

      Minik yavrumuz Narin cinayeti insan olan hepimizi derinden sarstı. İki yaşındaki bebeğe alçakça şerefsizce ve soysuzca yapılan cinsel taciz olayı… Sokak ortasında bir kadına yapılan aşağılık sarkıntılık… Hamile eşini döven mi istersin, sebepsiz sokak ortasında insanlara saldıran manyaklar mı istersin, polise saldıranlar, polis motosikletine uçan tekme atan kadın mı? Tabi onlarca sabıka kaydı olanların elini kolunu sallayarak aramızda dolaşmasına hiç girmeyeyim.

      İnsan ve bebek hayatını hiçe sayan, para için anasını satacak sapkınların aşağılık mesajlarını okurken kanımızı donduran “yeni doğan” olayı mı? Hâkimi tehdit edenler, işletmelere silahla saldıran motorlu çeteler vs. vs. Anlatmaya ne sayfalar ne kalemin mürekkebi yeter.

      Normal bir ülkede çok nadir görülebilen münferit bir olayın maalesef ülkemizde onlarca değişik versiyonu bir gün içinde bile görülebiliyor ve tabiri caizse gündem içindeki gündem ile beynimiz yanıyor.

      Belki de ülkemizde olan olayları (gündemi) bu yüzden çok çabuk unutuyor, unutmak zorunda kalıyoruz. Nereye, hangi olaya odaklanacağımızı bilemez hale, galiba bu yüzden geldik. Bugün bu yazıyı, özellikle hiçbir yazılı ve görsel basını ve haberi izlemeden kaleme aldım. Takip etmek gerçekten imkânsız.

      TUSAŞ’a yapılan hain terör saldırısında şehit olan evlatlarımıza Cenabı Allah’tan rahmet, geride kalanlara sabrı sebat temenni ederim. Yaralanan evlatlarımıza da Rabbim ŞAFİ ismiyle tez şifalar versin, İnşallah. Sayın Devlet Bahçeli’nin her zaman ki gibi ezber bozan çıkışlarından belki de en sıra dışı açıklaması sonucu olan bu hain saldırı gerçekten manidar. Şimdilik pek yorum yapmadan, derin bir analiz için süreci titizlikte takip etmekte fayda var.

     15. Temmuz.2016 hain darbe kalkışması öncesiyle ve sonrasıyla çok derin bir araştırma konusu. Amerika’nın CIA tasmalı köpeğinin ve örgütünün bu ülkeye verdiği zararın tarifi yok. Olay sadece 17/25 Aralık, Gezi olayları, 15 Temmuz değil… Mevzu çok daha derin. Mankurtlaşmış beyinleri işleyen bu vatan hainlerinin sınav hileleri ile, mobbing uygulayarak, suçsuz insanları hapse tıkarak, şeref, onur, haysiyet ve namus cellatlığı yaparak zarar verdikleri binlerce insandan bahsedilmiyor bile. Geride kalan fetönün donunu atletini saklayan, artık çayını içmek için kavga eden soysuzlar ise fetönün servetinin sahibi olma peşine düştüler bile. Sonuç olarak fetö terör örgütünün din ve haysiyet istismarcısı Fettullah Gülen, geberdi nihayet. Vatansız köpek, hakkettiğini Rabbim katında elbette bulacak. Allah ateşini bol eylesin.

     Son Söz olarak; Fâtır Sûresi 5. Ayet:

يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اِنَّ وَعْدَ اللّٰهِ حَقٌّ فَلَا تَغُرَّنَّكُمُ الْحَيٰوةُ الدُّنْيَا۠ وَلَا يَغُرَّنَّكُمْ بِاللّٰهِ الْغَرُورُ

Ey insanlar, hiç şüphesiz Allah’ın vaadi Hak’tır (her dediği olacaktır); öyleyse dünya hayatı sizi aldatmasın ve (şeytan gibi birtakım) aldatıcı(lar) da (Kur’an’ın ayetlerini, Peygamberin hadislerini istismar edip eğrilterek ve kendisine Hak dostu havası vererek) sizi Allah ile aldatmasın. (Bundan sakının ki, en yaygın ve maalesef saygın bir sahtekârlıktır.)

Bekir AYDOĞAN