Üniversite yıllarımda yurtta arkadaşlardan bu el yükseltmek tabirini çokça duyardım. Poker diye bir kâğıt oyunu varmış onda kullanılırmış. Bazı arkadaşlar odalarında oynardı. (Bu arada tüm şans oyunlarının her ne sebeple olursa olsun, hepsi istisnasız, dinen günah ve haramdır. Bilginize…)

     E sağ olsun siyasetten bu yaşta bu tabiri duyunca minik bir araştırdım. Bu oyunun amacı nedir diye. Bulduğum sonuç şu; En fazla parayı kazanıp rakiplerine kaptırmadan onların paralarını sıfırlamaktır.” Diyor ilgilisi. Ayrıca oyunda kullanılan tabirler de ilginç; “Kav, ganyoto, tek, çift, dol, giriş, görmek, arttırmak, bop, pas, blöf, rest, rölans, iflas, vs. vs. …”

     Kullanılan kelimelerin detayına girmeyeceğim. Şeytan işi bir kumarın reklamını yapmak tabi ki amacım değil. Ama ne yalan söyleyeyim oyunun konseptine ve kelime detaylarına girince tebessüm etmedim desen yalan olur. Çünkü siyasetin zahiri kâğıt oyununa iz düşümü gibi bir şeyle karşılaştım. Oyunda amaç para. Siyasette ise, kimi bölücülük, kimi makam, kimi rant ve koltuk kimi ise ülke bekası için mücadele edip el yükseltmekte. İşte bu noktada el yükseltmek ve oyunun genel amacı ile giriş, görmek, blöf, rest, rölans ve nihayetinde parsayı tek başına götürmek ya da iflas…

     Siyaseten alışılmadık bir giriş yapan Sayın Bahçeli’nin İmralı Canisi önerisi, onun bu çıkışını gören, urganla geçmişe atıfta bulunan Müsavat Bey rol kapma çabasında, Türkiye Cumhuriyeti’nin tapusu elinde imiş gibi, parsellemeden top yekûn ülkeyi vermeye kalkarak el yükselten Özgür Bey, geçen yılların masa başında kükreyen enişteleri, ablaları, ekonomistleri bop, pas diyen garip sessizliği, geçen yılın masa altındaki Dem partisinin “şey pas, yok çift, şey ama, falan lakin, biz, önder diyen blöfleri ile masadayım ya hu demesi” kandildeki tasmalı terörist finolar, güdümünde olduklarının ABD, Avrupa vs. emriyle masada yer bulma ve Dem’e ayar çalışmaları, İtidalli bir duruşla durumu bir süre gözetim altına alıp Rölans diyen Sayın Cumhurbaşkanımız…

     Yılların tecrübesi ve devlet deneyimiyle gündemi takip eden değil gündem oluşturan Cumhurbaşkanı, hem görevinin başında, uluslararası arena da ve ülke içinde, aktif ve dinamik bir görüntü verirken, hem de zamanlaması ve seçilmiş özel kelimelerle oluşturulan tümcelerin nicelik ve nitelik bütünselliğiyle hem basit hem de yorumcuların satır aralarından bir şeyler aradığı açıklaması ile söyledikleri… Hop kafalar karışıyor yine.

      Dem toplanıyor, bir daha toplanıyor, toplana toplana topak gibi oluyor, CHP öyle… Birden, akademik kimliğine rağmen, yazdıkları ve söyledikleri nedeniyle terörle iltisaklı olduğu düşünülen, CHP’den aday olduğu o günlerde tartışılan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer tutuklanıyor. Yerine kayyum atanıyor. CHP içindeki Milliyetçi kanata yakın belediye başkanları protestolara katılmazken, CHP bölünme rüzgarının soğuk estiği bu kışa giren günlerde, Ekrem İmamoğlu, kendi önerisi ile seçilen Ahmet Özer’in ardından destek için canhıraş tepkilerini dile getiriyor. El yükseltiyor. Yetmiyor, cumhurbaşkanlığını falan da ilan ederken, masa altındaki DEM parti, hop CHP otobüsünün üstünde Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu ile yan yana… Konuşuyorlar… El ele, el yükseltiyorlar… Bayrakları yan yana… Atatürk’e ve Kemalistlere, sövenlerle, Atatürk’ü sözde sevenler…  Kendi mahallelerinin tabiriyle gardırop Atatürkçüleri… Aynı karede…

      Derken, terörle iltisaklı davaları olan, DEM Partili Mardin, Batman ve Halfeti belediyelerine kayyum atanması. Hop CHP bu sefer orada DEM ’in yanında… Elini yükselten yükseltene… Fondaş medya yazar, çizer, youtuber, bloggerların bile kafaları aşure gibi. CHP de her kes, her kese, laf yetiştiriyor. Kafalar bir milyon olmuş durumda. Kazanlar kimin için kaynıyor?

      Bugünde, Sayın Bahçeli grup konuşmasında; "Tabular kalksın. Statükolar delinsin anlaşalım... Sözümün arkasındayım" dedi. Anayasa konusuna da "Sayın Recep Tayyip Erdoğan bir daha seçilmelidir. Bu kapsamda anayasal değişiklik yapılmalıdır. " ifadelerini kullanarak bir el daha yükseltti. Siyaset, beyin yakar. Poker diye başladık, satrançta hamle diye sürdürelim.

      Emekli MİT ajanı R: “Bir olay olduğunda olayı anlamak için kimin işine yaradığına bakın.”

     Sizce kim ya da kimler? En değerli sonucu alıp ve kazanıp rakiplerine el vermeden onların siyasi gücünü zaafa uğratır ve amacına ulaşır?” Belli ki bu kış çok sert geçecek.

Bekir AYDOĞAN