Geçtiğimiz hafta köşe yazımızı şöyle bitirmiştik:
“Ya birlikte düzeltiriz ya da birlikte acı çekeriz.”
Biz kendimizi dev aynasında görmeyi seviyoruz. Ancak Ankara’dan bakıldığında Bursa’nın büyük bir ilçesiyiz o kadar. Çorlu gibi Bandırma gibi..
Ankara’nın bu bakış açısını değiştirmeliyiz ve de değiştirebiliriz. Bunun yolu lobi faliyetleri yapmak. İnegöl’ün var olan gücünü ve potansiyelini Ankara’da iyi anlatmak. Bunun 1. şartı şehrin bileşenlerinin birlikte hareket etmesi. Söylem ve eylem birlikteliği sağlaması…
Bakın, fuar yeri konuşuluyor. İnegöl mobilya merkezi imajı açısından da önemli bir konu bu. Ancak geçmişte Cumhurbaşkanı yardımcısı Fuat Oktay ve Sanayi ve Teknoloji bakanı Mustafa Varank ile iki ayrı toplantı yapıldı. Ancak o toplantılarda katılımcıların kimi: “Yeni fuar alanı istiyoruz” derken bazıları “Fuar alanına gerek yok” bazıları da “Orda değil şurada olsun” dedi. Ve muhataplarımız da: “Siz önce kendi aranızda anlaşın öyle konuşalım” dedi.ve kaldı…
Türkiye’nin iki kronik sorunu var. Biri işsizlik diğeri cari açık. İnegöl bu iki konuda da ülkeye pozitif katkı sağlıyor. Bu şehir ve bu sektör, dış ticaret fazlası veriyor. Gerekli destek sağlanırsa bir milyar dolar olan ihracat çok daha yukarılara çıkabilir. Hükümet her yıl istihdam için onlarca milyar TL teşvik açıklıyor. Ancak yanı başında bir şehir işçi arıyor. Türkiye’ de kaç kentte işçisizlik sorunu var ? Biz bunu bile yukarılara doğru düzgün anlatamadık. Bunu kullanamadık.
Çünkü lobi yapmayı bilmiyoruz. Aynı zamanda kişisel problemlerden ötürü birlikle hareket edemiyoruz.
Peki lobi yapamamanın ne zararı var ? Şu zararı var: Herkes devlet imkanlarından faydalanırken bizim mobilyacılarımız her şeyi cebinden yapıyor. Ve yaparken de acı çekiyor. Bakın Kayseri TOKİ’ye yaptırıyor kendi mobilya AVM’lerini.Hatay, Ticaret ve Sanayi Bakanlığına yaptırdı mobilya sitelerini…
İnegöl’e bakalım.
Küçük Sanayi Sitesi: kooperatif yoluyla mobilyacılar yaptırdı.
Mobiliyum: kooperatif yoluyla mobilyacılar yaptırdı.
Hamzabey OSB fabrikalar: mobilyacı kendi imkanlarıyla yaptırdı.
Mobilyacılarımızın zaten finansları zayıf. Her yatırımda dengeleri bozuluyor. Büyümeye, reklama, kurumsallaşmaya harcayacağı parayı kısa vadede binalara yatırıyor.
Fuar alanında da Hamzabey B etabında da aynı hataya düşmemek lazım.
Bakın AK Parti başkan vekili Efkan Ala Bursa milletvekili, eski ticaret bakanı Varank Bursa milletvekili. AK Parti MKYK üyeliği yapmış İnegöllü Ayhan Salman milletvekili. Bu insanlara derdimizi iyi anlatmamız lazım. Önce kendi içimizdeki birlikteliği sağlayarak Ankara’nın karşısına kenetlenmiş, ne istediğini bilen, elinde projesi olan bir şehir olarak çıkmak gerekiyor. Kaymakamından milletvekiline, belediye başkanından oda başkanlarına, STK’ lardan iş adamlarına kadar tek ses, tek yürek dikilmeliyiz Ankara’nın karşısına. O zaman her şey çok daha farklı olacak emin olabilirsiniz
Kısavası Voltranı oluşturmalıyız.*
*Voltran dizisi, 90’lı yıllarda yayınlanan bir çizgi filmdir. Dizide farklı yetenekleri olan 5 robot var. Ancak bir tehlike anında 5’i bir araya gelip dev robot voltranı oluşturuyorlar. Ve en büyük silahı bu birleşme sonucunda aktif olur.
Sıkılmayanlar için ek bilgi;
*Hamzabey A etabı yapılırken zamanın milletvekili Hüseyin Şahin, TOKİ’yi getirmişti. Ancak mobilyacılar ve TOKİ vade ve peşinatta anlaşamadı.
*Yine Hüseyin Şahin, 30 kadar mobilyacının olduğu bir toplantı düzenlemişti. O toplantıda: “Biz siyasetçiyiz. Bazı konuları sizin muhataplarına aktarmanız daha etkili olur. Ben sizi başbakanla ve ilgili bakanlarla Ankara’da bir araya getireyim” dedi. Ve İnegöl’deki mobilyacı arkadaşlar yoğun işlerinden fırsat bulup Ankara’ya gidemediler.
* Büyük holdinglerin, şirketlerin CEO’ları ellerinde dosyalar, sürekli mecliste, bakanlıklarda gezerler. Kendi işleri için devletten ek teşvik, kolaylık vb işler kovalarlar. Biz 300 bin nüfuslu bir şehir, 4000 mobilyacının olduğu bir sektör, bu işlerden bi haber yaşıyoruz. İnegöl mobilya sektörü, dışarıya karşı tek bir şirket gibi davranmalı…
ÖMER ŞEN