Merhaba İnegöl'ün güzel insanları! İnegöl'ün tarih ve kültürüne dair yazılarımıza devam ediyoruz.
İnegöl-Yenişehir yolu üzerinde sessizce varlığını sürdüren Akbıyık Köyü, yalnızca bir yerleşim yeri olmanın çok ötesinde. Bu köy, Ahîlik geleneğinin izlerini taşıyan, Anadolu’nun manevî fethiyle şekillenmiş kökleri derin bir geçmişin bugüne sarkan yansımasıdır. Her adımı tarih, her taşı hikâye kokan bu köyde, Ahîyân-ı Rûm’un öncü isimlerinden biri olan Akbıyık Sultan Ahmed Şemseddin Efendi’nin hatırası hâlâ canlı.
Bursa’nın Yenişehir ilçesine bağlı Akbıyık Köyü, İnegöl-Yenişehir yolu üzerinde konumlanmış, kadim bir Anadolu yerleşimidir. Köy, yerli nüfusu kadar, Anadolu’nun dört bir yanından göç etmiş insanların da izlerini taşır. Nitekim, 2000 yılı genel nüfus sayımına göre köyde 464 kişi yaşamaktadır: 235 kadın ve 229 erkek.
Ancak bu köyü özel kılan sadece coğrafi konumu veya demografik yapısı değil. Akbıyık Köyü, Ahîlik geleneğinin önemli simalarından biri olan Akbıyık Sultan Ahmed Şemseddin Efendi’nin izlerini taşımaktadır. Köyün geçmişi, Hüdavendigâr Sultan I. Murad dönemine, yani 14. yüzyılın ortalarına kadar uzanır.
Ahîlik, Anadolu’nun İslami kimlikle yoğrulmasında en etkili sosyal yapılardan biridir. Âşık Paşazâde’nin Tevârih-i Âl-i Osman adlı eserinde sıralandığı gibi, bu yapılar Gâzîyân-ı Rûm, Ahîyân-ı Rûm, Abdâlân-ı Rûm ve Bâciyân-ı Rûm başlıkları altında toplanır. Akbıyık Sultan da bu halkalardan “Ahîyân-ı Rûm”un önde gelen bir temsilcisidir.
Sultan I. Murad’ın Ankara ahîlerini Osmanlı’ya bağlamak amacıyla gerçekleştirdiği sefer sırasında, Hacı Bayram ve çevresiyle yakın temasta bulunduğu bilinmektedir. Bu temaslar sırasında Sultan’ın Ahî reisliği unvanı aldığı ve bunun Osmanlı tarihçileri tarafından da kayıt altına alındığı bilinmektedir.
İşte tam bu tarihî eşikte Akbıyık Sultan Ahmed Şemseddin Efendi, Sultan I. Murad ile görüşerek Bursa’ya gelmiş, Cebel-i Kırş veya Cebel-i Ermeniye olarak bilinen bölgeden kendisine bir miktar arazi temlik edilmiştir. Günümüzde bu topraklar üzerinde Akbıyık, Tekke ve Cemiyet/İskâniye köyleri yer alır.
Sultan II. Murad devrinde de bu destek sürmüştür. Yenişehir Ovası’na yakın bir konumda bulunan ve o dönem “Anastas-Yeri” olarak bilinen Imadbey Karyesi, Akbıyık Sultan’a mülk olarak verilmiş, daha sonra kendisi tarafından vakfedilmiştir. Vakıf gelirleri ise Bursa’daki tekkesi ile Tekke Köyü'nde inşa ettiği zaviyeye tahsis edilmiştir. Bu tahsisatlar her iki padişah döneminde de onaylanmış ve resmiyet kazanmıştır. Bazı tarihî kaynaklar tahsisi Sultan I. Murad’a, bazıları ise Sultan II. Murad’a atfetse de, gerçekte her iki sultanın da ayrı ayrı tahsis ve tasdikte bulunduğu açıktır.
İnegöl yöresinde iz bırakan manevî liderler arasında ilk sırayı, Abdâlân-ı Rûm temsilcisi olan ve Bursa’nın fethine katılan Baba Sultan alırken; onu Ahîyân-ı Rûm’dan Akbıyık Sultan takip eder. Akbıyık Sultan her ne kadar Bursa merkezli yaşamış olsa da, Tekke Köyü’nde kurduğu zaviye ve civardaki çiftliklerle yüzyıllar boyunca bölge halkının hem gönlünü hem de hayatını etkilemiştir.
Akbıyık Köyü, yalnızca bir yerleşim yeri değil; bir kültürün, bir inancın ve bir ruhun yansımasıdır. Her ziyaret, geçmişin izlerini bugüne taşıyan bir yolculuk gibidir. Bugün hâlâ köyde yankılanan o derin tarihî ve manevi koku, Ahîlik ruhunun Anadolu’daki kalıcılığının en somut kanıtıdır. Bu köy, geçmişten bugüne taşınan vakur bir hatıradır.
Sıradaki yazımızda görüşmek üzere! Yaşam sevinciniz eksik olmasın!