Merhaba İnegöl'ün güzel insanları! 
İnegöl'ün tarih ve kültürüne dair yazılarımıza devam ediyoruz.

Yenice ile ilgili bugün ikinci yazımı paylaşıyorum.

İnegöl çevresinin stratejik konumu, tarih boyunca farklı toplulukların ve idari yapının ilgi odağı olmuştur. Özellikle Yenice yöresi, hem ekonomik hem de sosyokültürel açıdan büyük dönüşümlere sahne olmuştur. Aşağıda, bu kadim bölgenin kuruluşundan yakın döneme uzanan ilgi çekici hikâyesini bulacaksınız.


Yenice yöresi, İnegöl’ün fethinden itibaren sahip olduğu stratejik önemle öne çıkmıştır. Öyle ki, beylik koyunlarının otlatılması amacıyla değerlendirilen bu topraklar, ilk yerleşim yeri olan Çoban Karyesi adıyla tarihe adım atmıştır.

Devletin hüküm sürdüğü ilk dönemlerde “padişah-hassı” statüsünde olan bu bölge, İnegöl’ün genel idari yapılanması içinde giderek daha fazla dikkat çekmiştir.

Amasya Emirliği’nin nüfuzlu ailelerinden Hacı Şadgeldi soyuna mensup İsa Bey ile Sungur-zâde soyuna mensup Yahşî Bey, Birinci Kosova Savaşı’nda Yıldırım Bayezid komutasındaki birliğe katılmıştır. Savaştan sonra memleketine dönmeyen İsa Bey’e, bugünkü adıyla İsaören veya İsaviran olarak bilinen köy dirlik olarak verilmiştir.

Bu köy, İshak Paşa’nın dedesi İsa Bey’in mülkü hâline gelmiştir; dolayısıyla İshak Paşa, tarihte “İsa Bey-zâde” şeklinde anılmıştır. Aynı dönemde Yahşî Bey’e de Yenice yöresi, önce dirlik sonra da mülk olarak tahsis edilmiş ve bu nedenle ilk devirlerde Çoban Karyesi adıyla bilinen köy, “Yahşî Bey Karyesi” adıyla anılmıştır. Sonraki süreçte ise burası, Hamza Bey’in çocuklarına ve nesiller boyu torunlarına “müşterek mülk” olarak intikal etmiştir.

Zamanla Yenice yöresi, mülk statüsünden vakıf statüsüne dönüşmüştür. Üç asır boyunca vakıf statüsünde kalan Yenice Karyesi, Osmanlı Devleti’nin zayıflama dönemine denk gelen 1839 Tanzimat Fermanı sonrasında yeniden yapılandırılmıştır.

İdari bakımdan eyalet, ardından vilayet sistemine geçilmesiyle birlikte 1865 yılından itibaren nahiye ve bucak düzeyinde yeni yönetim birimleri kurulmuştur. İşte bu çerçevede İnegöl Kazası’na bağlı iki nahiye—Yenice ve Domaniç—oluşturulmuştur.

Eski statü bu aşamada kaldırılmış, bölgenin nüfus ve ekonomik yapısı ipek böcekçiliği ile dokuma sanayisine odaklanacak şekilde değiştirilmiştir. Bu gelişmeler sonucunda Rum asıllı nüfus Yenice’ye, Ermeni asıllı nüfus ise Cerrah bölgesine yerleşmiştir.  

Bursa’ya yerleşen yabancı ve yerli sermayedarlarca desteklenen bu ekonomik faaliyet, kısa sürede meyvesini vermiş ve İnegöl, gayrimüslim unsurların ekonomik üstünlüğü altında kalmıştır.

“Kefere Yenice’sinden Günümüz Yenice’sine” denilebilecek bu süreçte, Rum ve Ermeni kolonisi sadece ekonomik değil, idari ayrıcalıklar elde ederek de söz sahibi hâline gelmiştir. Özellikle 1870 yılı itibarıyla İnegöl’de başlatılan belediye faaliyetlerinde gayrimüslimlerin etkisi çok güçlü bir biçimde hissedilmiştir.

Ne yazık ki Millî Mücadele döneminde bazı gayrimüslim topluluklar, Yunan işgaline destek vererek Domaköy katliamına zemin hazırlamışlardır. Ancak Gazi Mustafa Kemal Paşa önderliğindeki Kurtuluş Savaşı zaferle sonuçlandıktan sonra, mübadele yoluyla Yenice ve Cerrah’taki gayrimüslimler Yunanistan’a gönderilmiştir.

Boşalan Yenice’ye Batı Trakya’dan, Cerrah’a ise Selanik ve Karacaova’dan göçen aileler iskân edilmiştir. Günümüzde bu iki köyün çekirdek nüfusu, Balkan kökenli göçmenlerden oluşur.

İnegöl yöresinde Hamza Bey ile bağlantılı bir başka Yenice köyü daha bulunmaktadır. Eski “Kefere Yenice” olarak anılan köyden farklılaştırmak için buraya geçmişte “Ahî Karyesi” veya “Yenicemüslim Karyesi” denmiş, günümüzde ise “Küçük Yenice” adıyla anılmaktadır.

Tarihî zenginliği ve farklı kültürlerin kesişme noktası olmasıyla öne çıkan Yenice, bugüne değin pek çok idari ve toplumsal değişim geçirmiştir.

Çoban Karyesi olarak başlayan bu serüven, günümüzün Yenice’sine uzanan zengin bir kültürel miras ortaya koymaktadır. Bu miras, bölgenin geçmişten aldığı gücü geleceğe taşımakta; yerli ve göçmen halkın kaynaştığı, ekonominin ise ipek böcekçiliği ve dokuma sanayisiyle şekillendiği renkli bir tarih panoraması sunmaktadır.

Sıradaki yazımızda görüşmek üzere! Yaşam sevinciniz eksik olmasın!