Uludağ’ın Eteklerinde Saklı Bir Miras: Baba Sultan
Merhaba İnegöl'ün güzel insanları!
İnegöl'ün tarih ve kültürüne dair yazılarımıza devam ediyoruz.
Uludağ’ın kuzeydoğu yamaçlarında sakince uzanan, tarihle yoğrulmuş bir köy düşünün… Hem manevî zenginliği hem de tarihî dokusuyla göreni kendine hayran bırakıyor. Bursa’nın Kestel ilçesine bağlı olmasına rağmen İnegöl’le hem gönül hem de ekonomik bağı kopmamış bu köy, Baba Sultan’ın duası ve gölgesiyle anılıyor. İşte, Osmanlı’nın ilk mimarî izlerinden birini taşıyan, meyvesiyle, dağıyla, geçmişiyle yaşayan Baba Sultan Köyü’nün hikâyesi…
Baba Sultan Köyü, Uludağ’ın kuzeydoğu yamaçlarına yaslanmış, İnegöl’ün batısında konumlanan büyükçe ve köklü bir yerleşim yeridir. Osmanlı Devleti'nin kuruluş yıllarına kadar uzanan tarihî bir geçmişe sahiptir. Yerli halktan oluşan köy, bugün yaklaşık 350 hanelik bir nüfusu barındırmaktadır.
Köyün çevresi de en az kendisi kadar tarih kokar: Ahûşenköprü (Esenköy), Kadimî (Akıncılar), Aktarma (Kozören), İl Aslan (Doma), Şehidler gibi geçmişi derin olan komşu köylerle çevrilidir. Baba Sultan’ın toprağı, engebeli ve yer yer derin vadilerle ayrılmıştır. Bu dalgalı arazi yapısı, köye farklı bir karakter kazandırırken, zengin bitki örtüsüyle de bereketin simgesi hâline gelir.
Her mevsim bereketli topraklarından çeşitli meyve ve sebzeler fışkırsa da, çilek üretimiyle öne çıkmaktadır. Bu yönüyle de hem yerel pazarlara hem de bölgedeki ekonomiye katkı sunmaktadır. 2000 yılı genel nüfus sayımına göre köyün nüfusu 1100 kişi olup, bu rakam kadın ve erkek arasında neredeyse eşit dağılmıştır.
Bursa’nın Kestel ilçesine bağlı olan Baba Sultan Köyü, sadece 12 kilometre mesafedeki İnegöl şehir merkezine oldukça yakındır. Bu yakınlık, köy halkının ekonomik ilişkilerini Bursa’dan çok İnegöl ile kurmasına neden olmuştur. Nitekim tarihsel belgeler de bu bağı doğrular niteliktedir. Evliya Çelebi’nin Seyahatnâmesi’ne göre, geçmişte Bursa Aksu Nahiyesi bile İnegöl’e bağlıyken, Baba Sultan Köyü’nün de bu aidiyeti taşıdığı görülmektedir.
Köyün Bursa ile olan idarî bağı, aslında tarihsel bir yönelişin sonucudur. Turgut Alp’in İnegöl şehir merkezine yerleşmek yerine Gence Köyü’nü tercih etmesi ve doğrudan Orhan Gazi ile temas hâlinde bulunması, Baba Sultan halkının psikolojik olarak Bursa’ya yönelmesine sebep olmuştur. Bu da, köyün idarî bağını İnegöl yerine Bursa ile kurmasında etkili olmuştur.
Tarihî belgeler, Baba Sultan Köyü halkının önemli bir görev üstlendiğini de ortaya koyar. Osmanlı döneminde, gümüş ve demir madenlerinin eritilmesinde kullanılacak odunların temininde görevli olduklarından dolayı köy halkı “tekâlif-i divaniye” ve “tekâlif-i örfiye” gibi vergilerden muaf tutulmuştur. Bu da onların devlet nazarındaki ayrıcalıklı konumunu gösterir.
Köy, adını aldığı Geyikli Baba (Baba Sultan) sayesinde tarihî ve manevî bir öneme de sahiptir. Orhan Gazi tarafından bu ulu zat adına inşa ettirilen Tekke Mescidi, İnegöl yöresinde Osmanlı mimarîsine ait yapılan ilk mabettir. Kare planlı harem bölümü tek kubbe ile örtülmüş, son cemaat yeri ise beşik tonozla kapatılmıştır.
Geyikli Baba’nın vefatından sonra, yine Orhan Gazi tarafından mescidin sol tarafına, mimarî uyum gözetilerek bir türbe inşa edilmiştir. Hem türbenin hem de mescidin kuzeye açılan ayrı giriş kapıları bulunmaktadır. Aralarındaki irtibat pencereleri ise bu kutsal yapılar arasında sembolik bir bağ kurar.
Sultan II. Abdülhamid döneminde külliyeye bir ilave daha yapılmış; Tekke Mescid’in sağ tarafına benzer boyutlarda ikinci bir mescid eklenmiştir. Bu yeni yapı ahşap çatı ve kiremit ile örtülerek külliyeye dahil edilmiştir.
Asırlardır ayakta duran Baba Sultan Külliyesi, hem devlet erkânının hem de halkın teveccühünü kazanmış, tarih boyunca ilgiyle korunmuştur. Bugün dahi dört mevsim boyunca Geyikli Baba’yı ziyaret eden gönül dostlarıyla dolup taşar. Bu yönüyle Baba Sultan Köyü, sadece bir yerleşim yeri değil, aynı zamanda manevî bir durak, tarihî bir miras ve kültürel bir hazinedir.
Baba Sultan Köyü’nün sokaklarında dolaşırken, sadece tarih kitaplarında okuduklarımızı değil; bir medeniyetin izlerini, bir halkın yaşanmışlıklarını, gönül dünyasının derinliğini hissedersiniz. Geyikli Baba’nın duası, Orhan Gazi’nin izleri, Uludağ’ın esintisi… Bu köy, yaşayan bir tarih gibi, hâlâ anlatacak çok şeye sahip.
Sıradaki yazımızda görüşmek üzere! Yaşam sevinciniz eksik olmasın!