Artık bu Siyonist İsrail’in ve avenelerinin yaptıklarını vicdanım kabul etmiyor. Adrenalim de sinirlerim de son noktasında. Eğri oturup düz konuşalım. İran oldum olası Türk Devletlerine ve kendi Mezhebinden olmayan diğer Müslüman devletlere karşı hep ikircikli davranmıştır. Türk Devletlerine karşı hep saman altından su yürütmüştür. Bütün bunlar İran’ın diğer ülkelerle yapacağı mücadelelerde de samimi olmadığını göstermektedir. Konu İran’ın samimi olup olmadığından öteye kendilerini medeniyettin ve insan haklarının yegâne temsilcisi olduğunu iddia eden batılı devletlerin samimiyetsiz davranışlarını irdelemek daha yerinde bir sonuç olacaktır.

Gazze’de insan hakları ile ilgili olup bitenler bütün dünya devletlerinin gözü önünde yaşanmakta. Emperyalist devletler, katil terörist İsrail’in yaptıklarına karşı gelmek şöyle dursun kınamaktan bile imtina ediyorlar. Hele hele bu devletlerin içinde birisi var ki o İsrail’den daha çok İsrailci çıktı. Vatandaşlığa kabul edeceği insanların, İsrail Devletinin varlığını kabul ettiği ile ilgili sözleşme imzalatacağını ilan etmiş bulunmakta. Bunu yapmakla insanların düşüncelerine adeta zincir vurmaya çalışmakta. Soykırım yaftası üzerinde bulunan Almanya, soykırım yaftasından kurtulma çabası içinde. Şu anda Siyonist terörist İsrail’in yaptıkları en ala soykırım suçunu teşkil ettiği halde sözde insan hakları temsilcisi ülkeler üç maymun rolünü oynamaktalar.  

Terörist İsrail’in Gazze Halkı için yaptıkları devam ederken, Suriye’de ki  İran Büyükelçilik binasını bombalaması sonucunda görevlilerin öldürülmesi devlet terörünün örneğini teşkil etmekte. Burada da yine kendilerini sözde insan hakları savunucusu olarak gösteren devletlerin hiçbirisi yapılan devlet terörünü kınamamıştır. İran’ın mu-kabiliyet çerçevesinde karşılık vereceğini açıklamasından sonra sömürgeci emperyalist batılı ülkeler ayağına basılmış gibi bağırmaya başladılar. Efendim neymiş ‘İsrail’in güvenliği onlar için vazgeçilmez bir görevmiş.’ İsrail halkı can da, Gazze halkı veya diğer milletlerin insanları patlıcan mı? Niçin İsrail’in yaptığı terör eylemlerini görmezlikten geliniyor? Bunun sorgulanması gerekir.  

Müslüman ülkeler param parça, parçalı bulutlu, hepsi birbirinin ayağına basmaya çalışıyor. Dünya tarihinin gidişatını Siyonist terörist İsrail Devleti yazıyor. Yazılan bu senaryonun yapımcılığında ABD, yönetmenliğinde sözde insan hakları savunucusu emperyalist devletler, başrollerde teröristler ve teröristleri destekleyen devletler, figüran rollerinde ise Gazze halkı için ses çıkarmayan Müslüman ülkelerin yöneticileri var. Müslümanların ve Türk Devletlerinin figüran rolünden çıkıp artık yapımcı ya da yönetmen koltuğuna oturma zamanın geldiğini ve hatta bu zamanın geçtiğini düşünmekteyim. Bu anlamda her platformda bu konu dile getirilmeli ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin yapısının değişmesi için yılmadan yıkılmadan, bıkmadan mücadele edilmesi gerekiyor.

Allah aşkın Müslümanlar adına hareket ettiğini iddia eden yöneticiler, inancınız yoksa vicdanınızın sesine kulak verin. Müslümanları sömürge düzeninin düzeneği olmaktan kurtarın. Gücünüz yetmiyorsa gücü yetenlerle işbirliği yapın. İnsanlık onuru adına mücadele edin. Mağrur ama mazlum insanları, zalimlerin tahakkümü altında bırakmayın. İnsan hakları meselesinin sadece emperyalist devletlerin vatandaşları için olmadığını dünyaya haykırın.  Bir şeyler yapın, soykırımı durdurmak için haykırmanız yetmiyorsa güçlü olmak için güç birliği yapın. Bu iş artık aynı inancı paylaşan insanların yaşadığı bir eylem olmaktan çıkmıştır. Gazze’de çocuklar açlıktan, yokluktan, kıtlıktan yok olmaktalar.

Allah aşkına bu işe gençler, kadınlar artık el atmalı. Terörist İsrail Devletinin yaptığı soykırımda en çok çocuklar ve kadınlar zarar görmekte. Yöneticilerin yapamadıklarını bu kesimler yapabilir. Bütün dünya yöneticilerine ve dini liderlere mektuplar yazılmalı ya da toplu eylemler yapılmalı, belki o zaman soykırımın durdurulması için çaba sarf edilir. Haydi, gençler haydi kadınlar Allah aşkına bir mektup yazalım, soykırımın durması için birlikte harekât edelim.

Özer YILMAZ