Eğitimli Katiller

Abone Ol

Son dönemlerde konuştuğum gençlerin hemen hemen hepsi umutsuz. Liseye, hatta ortaokula giden çocuklar bile geleceğe dair ümitlerini yitirmiş durumda. Geçenlerde lisede okuyan bir gence sordum: "Bir amacın, bir hedefin var mı?" Boş boş baktı ve "Yok," dedi. Bu durum, bir gencin yaşadığı çaresizliği gözler önüne seriyor. Bu çocuk, okumak yerine bir oto lastikçide çalışmayı tercih etmiş ve meslek öğreniyor. Bir arkadaşımız bu duruma üzülerek, "Neden okula gitmiyorsun?" diye sorduğunda, çocuk şu cevabı verdi: "Okula giden arkadaşlarımı ve atanamayan üniversite mezunu ablamı görüyorum."

Dört yıl boyunca üniversite okuyup mezun olan gençlerimizin iş bulamaması beni düşündürüyor. Bu gençler ne öğrendiler? Dört yıl okula gidip geldiler. Mesleki anlamda, bu okulların onlara hiç mi katkısı olmadı, yoksa sadece bedenleri mi gidip geldi bu okullara? Bu durum, eğitim sistemimizin ve bu çocukları bin bir emekle bu üniversitelere, liselere yollayan anne ve babaların bir kez daha kendilerini gözden geçirmeleri gerektiğini ortaya çıkarıyor. Ülkemizde herkesin memur olmasını beklemek ne kadar gerçekçi? Ve ne yazık ki, üniversitelerimiz gençlerimizi gerçek dünyaya hazırlamakta yetersiz kalıyor.

Çocuklarımıza sadece "İyi bir üniversite kazan" ya da "İyi bir lise bitir" demekle yetinmemeliyiz. Onları doğru bir şekilde eğitim alanında yönlendirmeli, idealize etmeliyiz. Aksi takdirde, hayatla ilgili hiçbir amacı olmayan, sabah akşam dijital mecralarda zaman harcayan, topluma faydasız bireyler yetiştirmiş oluruz. Eğitimciler ve anne-babalar olarak, bu gençlere doğru yönlendirmeler yapmak, onların ne yapabileceğini anlamak ve onları insanca yaşayabilecekleri bir gelecek için hazırlamak bizim görevimiz olmalı. Yoksa onları birer robot veya bir yarış atı moduna sokmak değil, onlar için yapılması gereken en önemli iş.

Sonuç olarak, bu kadar eğitimci, öğrenci ve velinin bulunduğu bir ülkede eğitim kalitesinin bu kadar düşük olması düşündürücü. Bu kalitesizlik, sadece bireysel bir sorun değil, toplumsal bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Eğitim sistemimizin yetersizlikleri, toplumumuzun genelini etkiliyor. Dolayısıyla, gençlerimize sadece meslek sahibi olmalarını değil, aynı zamanda iyi birer insan olmalarını öğretmeliyiz. Bu, hem onların hem de toplumumuzun geleceği için yapılması gereken en önemli iştir. Çünkü çocuk öldürenler de iyi bir meslek sahibi olabilir.