Gemlik Müftüsü Mustafa Akdağ'ın köşe yazısı

Mukaddes kitabımız Kur’an-ı Kerim Kadir Gecesi’nde inmiştir. Bizzat bu gecenin isminin yer aldığı surede Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: ‘’Şüphesiz, biz onu (Kur'an'ı) Kadir Gecesi’nde indirdik. Kadir Gecesi’nin ne olduğunu sen ne bileceksin! Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Ruh (Cebrail) o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için iner de iner. O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.’’

Kadir Gecesi mü’minlere sunulmuş fırsat gecesidir. Bilinçli bir mü’min Ramazan’ın son günlerine gizlenmiş bu hazineyi bulmak için çırpınır ve gül kokulu dualarla, ibadet ve zikirlerle gecesini şenlendirir. “İste vereyim” diyen Rabb’inin huzurunda tam bir teslimiyetle el açar. Sadece Ondan ister, bilir ki O verirse nimettir vermezse hikmettir. Sahip oldukları ile çevresindeki ihtiyaç sahiplerinin imdadına yetişen insan, emanetçisi olduğu malı Rabbinin emri ile hak sahiplerine teslim etmenin huzurunu yaşar. Bin aydan hayırlı olan geceyi ararken mutlu ve umutludur insan, tüm dünyayı dualarına katar bu gece insanlık barışı, huzuru ve kardeşliği için. Sezai Karakoç, “Gecelerin de bir imamı vardır. Gecelerin imamı, en büyük imam Kur’ân-ı Kerîm’i kalbinde taşıyan Kadir Gecesidir.” der.

Bu gece; semanın kapılarının sonuna kadar açıldığı, meleklerin yeryüzünü şereflendirdiği, dua ve tövbelerin kabul edildiği İslam âleminin en önemli gecelerinden kutlu bir gecedir. Ayrıca atalarımız, “Her geceni Kadir bil, her geleni Hızır bil.” demişlerdir. Yaşadığımız her günü-geceyi Kadir Gecesi’ymiş gibi düşünmemiz gerekir. Çünkü Kadir demek kıymet demektir. Rabbimizin bize bahşettiği tüm nimetlerin kadrini kıymetini bilmek gerekir. Zamanın kıymetini bilmek ve vakti iyi değerlendirmek gerekir. Hiçbir zaman dilimi Allah’tan uzak yaşanacak kadar değersiz değildir. İbadetimizde olduğu kadar alışverişimizde, yeme-içmemizde, dost meclislerimizde, aile ortamımızda ve işimizde hep Allah’la olmanın bilincinde hareket etmeliyiz. Karşımıza çıkan her insanı da bir hazine olarak görüp ona göre muamele etmeli. Belki ihtiyacı bir damla su, belki bir kap yemek veya bir parça muhabbettir. Tüm bunlar bizi iyi ahlâk sahibi insan yapar, haramlardan korur, sevgi dilimizi renklendirir, bulunduğumuz mekânda bizi sevilen sayılan insan yapar. Her gecesini Kadir bilen, her geleni Hızır bilen insan Kur’an’ın övdüğü, ecrinin boşa çıkarılmayacağını müjdelediği insandır. (bkz. Âl-i İmran 2/171)

Nasıl ki bir gün boyunca tıka basa yemekle ertesi günlerin yeme-içme ihtiyacı karşılanmıyorsa ibadet hayatında da tüm yük bir gecenin omzuna yıkılmamalıdır. Zira Allah’ı zikretmeye, Onunla kulluk iletişimimizi sürdürmeye tüm organlarımızın ve ruhumuzun her zaman ihtiyacı vardır. Yeme içmeden mahrum bırakılan insan uzun süre yaşayamazsa, ibadet ve zikirden uzaklaşan insan da ruhen yaşayamaz. Kalbinde şükür sevincini bulamaz ve kar borana takılıp gider.

Bir Hadis-i Şerif’te inanarak ve mükâfatını Allah’tan bekleyerek Kadir gecesini ihyâ edenlerin geçmiş günahlarının affedileceği müjdelenmiştir. (Buhârî, “Fazl-u Leyleti’l-Ḳadr”, 1; Müslim, “Ṣalâtü’l-musâfirîn”, 175-176)

O hâlde bize düşen, Ramazan ayını ve Kadir Gecesini camilerde geçirerek mukabelelere iştirak ederek Allah’ın mescitlerini şenlendirerek geçirdiğimiz gibi kalan ömrümüzü de her daim Rabbimizin rızasını umarak ve bu uğurda salih ameller işleyerek değerlendirmektir. Kadir Gecemiz mübarek olsun.