Yukarıda büyük bir odada sıralarını bekleyen bazı insanlar gördüm. Oradaki insan sayısına bakınca o işi alma şansım olup olmadığını merak ettim.
Biraz tedirgin bir şekilde koridora girip kapının yanında yer alan “Hoşgeldiniz” yazan paspasın üzerine bastığımda paspasın ters olduğunu fark ettim. Sonra biraz sinirlenerek düzelttim.
Alışkanlıkları unutmak zordur. Ön sıralarda çok sayıda insanın toplanıp beklediğini, arka sıraların ise boş olduğunu gördüm.
Ben de boş alanda çalışan vantilatörleri kapattım ve boş sandalyelerden birine oturdum. Birçok erkeğin görüşme odasına girdiğini ve hemen başka bir kapıdan çıktığını gördüm.
Dolayısıyla röportaj sırasında ne sorabileceklerini tahmin etmenin bir yolu yoktu.Sıra bana geldiğinde, görüşmecinin karşısına biraz endişeyle çıktım.
Evraklarını aldı ve bakmadan bana sordu: “Ne zaman çalışmaya başlayabilirsin?”
Şöyle düşündüm: "Bu röportajda sorulan yanıltıcı bir soru mu yoksa işi bana teklif ettikleri doğru mu?"
Patron bana sordu. -Burada kimseye soru sormuyoruz çünkü onlar aracılığıyla birinin yeteneklerini değerlendiremeyeceğimize inanıyoruz. Yani bizim testimiz kişinin tutumunu değerlendirmektir.
Adayların davranışlarına göre bazı testler yaptık ve hepsini kameralarımız aracılığıyla gözlemledik.
Bugün buraya gelen hiç kimse kapıyı, boruyu, karşılama minderini tamir etmek, vantilatörleri kapatmak veya işe yaramaz bir şekilde çalışan ışıkları kapatmak için bir şey yapmadı.
Bunu yapabilecek tek kişi sendin, bu yüzden bu iş için seni seçmeye karar verdik, dedi bana.
Babamın disiplinli öğretilerinden her zaman rahatsız olmuştum ama o andan sonra anladım ki ilk işime ancak bunun sayesinde kavuşmuşum.
Babama olan kızgınlığım ve kırgınlığım tamamen kaybolmuştu, sonra babamı da işe götürüp eve mutlu dönmeye karar verdim.
Anne ve babamızın bize söylediği her şey sadece bizim iyiliğimiz içindir, bize parlak bir gelecek diliyoruz!
Değerli bir insan olabilmek için kötü alışkanlık ve davranışları ortadan kaldıran azarlamayı, ıslahı ve hidayet etmeyi kabul etmeliyiz. Babalarımızın bizi eğitirken yaptıkları da budur.
Çocukken babamız öğretmenimizdir; Gençlik yaşlarımızda “kötü adamdır”, Orta yaşlarda " Babam galiba bir şeyler biliyor" deriz.
Olgunluk yaşına geldiğimizde " Ah! Keşke babam sağolsunsaydı da ona ne yapacağımı sorsaydım" deriz.
Anne- baba hayatımız boyunca yol göstericimizdir.
Onların sözlerini dinleyen zarar etmez,karlı çıkar.
Anne babanızı hayattayken üzmenin, gidince üzülmenin bir anlamı yok.
Onlara her zaman iyi davranın".
ABDÜLVASİH DURAN