Recep Akakuş'un köşe yazısı

AŞAĞIBALLIK KÖYÜ’NDE GEÇEN ÇOCUKLUĞUM : (1938- 1949)

Dünyaya geldiğim köyün adı, “Aşağıballık” tır. Köy, adını yörede yetişen “Ballıca” cinsi meşe ağacından almıştır.

Köy camiinin ön bahçesinde yer alan ve uzun yıllar Çitli Köyü çobanlarının eğrek yeri olarak kullanılmış olan bu ulu ballıca meşesi, 1948 yılına kadar köy camisinin minaresi olarak hizmet görmüştür.

Üç çatallı iri ve güçlü gövdesi üzerinde yükselen bu ballıca meşe ağacına bir ağaç merdevenle çıkılır; takriben 10 metre yükseklikte oluşturulan ahşap bir platformda her gün beş vakit ezan okunurdu.

Hatırladığım kadarıyla 1932-1950 yılları arasına gündüz namzları ile ilgili ezanlar, “Tanrı Uludur!” diye başlar ve Türkçe okunurdu; gece namazlarına ilişkin ezanları ise kısık bir ses ile ve de gizlice, “Allâhü Ekber!” diye başlar ve Arapça orijinal şekliyle okunurdu.

1950 yılında CHP, iktidardan ayrılıp Demokrat Parti iktidara geçince ülke çapında ezanlar, tekrar, geçmiş yıllarda olduğu gibi Arapça orijinal şekliyle okunmaya başlamıştır.

Aşağıballık Köyü, halk arasında “93 Muharebesi” diye anılan 1976-1977 Türk-Rus Savaşı sonrasında Bulgaristan’ın Şumnu vilâyetine bağlı Osmanpazarı Kazası “Bekçiler Köyü’”nden göç eden bir gurup göçmen, Varna Limanı’ndan deniz yoluyla İstanbul’a gelmiştir.

Başlarında dedemin ağabeysi Hacı Ali Pehlivan’ın bulunduğu bu göçmen gurubu, devletin oluşturduğu iskân komisyonu aracılığı ile İnegöl coğrafyasına yönlendirilmiş ve o yıllarda mezrea niteliği taşıyan ve de yerli köylerden Çitli köyü çobanları tarafından eğrek yeri olarak kullanılan bu günkü yerine iskân edilmişlerdir.

Coğrafi konumu itibariyle Aşağıballık Köyü, İnegöl’ün güney doğusunda ve İnegöl’ü, Domaniç’e bağlayan yol üzerinde ve de ana yola, 2 kilometre mesafede yer almıştır. İnegöl’e uzaklığı ise, 15 kilometredir. Yakın çevresinde Çitli –Yukaruballık - Muzal = Gündüzlü ve Hamamlı köyleri bulunmaktadır.

Mezit Deresi ile Hamamlı / Çamlık Dersi arasında yer alan köy arazisi, mezrea niteliğindedir; ormandan açılarak kazanılmış, susuz ve de engebeli bir arazi olduğu için erozyona karşı korunaksız dar bir arazidir.

 Domaniç dağlarının İnegöl Ovası’na doğru uzantısı olan plato üzerinde Mezit ve Çamlık dereleri arasında kalmış su kaynakları, son derece kıt bir yörede kurulmuştur.

Bu nedenle yörede, ancak, kuru tarım yapılabilmektedir. 1950’li yıllarda devlet tarafından Domaniç dağlarından içme suyu getirilinceye kadar köylü, içme suyunu, köyün yakın civarında yer alan kaynaklardan sağlayarak “Mühacir-Çeşme” ve de “Lâz-Çeşme” ismiyle anılan iki çeşme oluşturmuş.

 Ayrıca “Topal-Kuyu” adı verilen iki de kuyu kazılmıştır.

Söz konusı iki çeşmeden “Muhâcir-Çeşme“nin yapımına İnegöl belediye başkanlarından Balkan kökenli Osman Bey, katkıda bulunurken “Laz Çeşme“nin yapımına da İnegöl belediye başkanlarından Lâz İsmail Efend’inin katkısı olmuştur.