Merhaba İnegöl'ün güzel insanları! 
İnegöl'ün tarih ve kültürüne dair yazılarımıza devam ediyoruz.
 

Kıran Köyü, İnegöl’ün güneybatısında, Uludağ’ın doğu eteklerinde yer alan ve derin tarihî kökleriyle dikkat çeken bir derbentçi köyüdür.

Etrafı dağlık ve engebeli olan bu köy, aynı zamanda orman köyü statüsündedir. İnegöl merkeze 14 kilometre uzaklıkta bulunan Kıran Köyü, tarih boyunca stratejik önemi ve kültürel zenginliği ile bilinir.


2000 yılı nüfus verilerine göre Kıran Köyü’nün nüfusu, 214’ü kadın ve 202’si erkek olmak üzere toplam 416 kişiden oluşmaktadır.

Köy halkı, geçimlerini ağırlıklı olarak tarım ve orman ürünlerinden sağlamaktadır. Bunun yanı sıra, geçmişten günümüze kadar süregelen ekonomik faaliyetler arasında odun ve kar ticareti de önemli bir yer tutmaktadır.


Kıran Köyü’nün tarihçesi, İnegöl’ün Osmanlılar tarafından fethedilmesinden sonra Turgutalp’in mülküne dahil edilmesiyle başlamaktadır.

Hüdavendigâr Livası Tahrir Defterleri'nde yer alan bilgilere göre, köy o dönemde beş hanelik bir piyade yeriydi. Piyade terimi, o zamanlar "derbentçi" anlamına gelmekteydi ve bu kişiler askerî hizmette bulunan, dirlik tahsis edilmiş kimselerdi.

Bu durum, köyün Osmanlı İmparatorluğu’nun stratejik yollarını ve geçitlerini koruma görevine sahip olduğunu göstermektedir.


Kıran Köyü, günümüzde Keles İlçesi’ne bağlı olan Kiran-Şıh Köyü ile tarihî bir bağlantıya sahiptir. İki köy, geçmişte üst geçidi koruma görevini paylaşmışlardır. Osmanlı kaynaklarına göre, bu iki yerleşim yeri arasında mâlî ve idari bir ilişki mevcuttu.

Örneğin, 1487 yılı tahrir kayıtlarında köyün yıllık geliri 2610 akça olarak kaydedilmiştir. 1520 ve 1573 yıllarındaki kayıtlar ise bu gelirin 2923 akçaya çıktığını gösterir.


İlerleyen yıllarda Kıran Köyü ile Kıran-Şıh Köyü, statü açısından ayrılmıştır. Kıran-Şıh Köyü zaim dirliği olarak yoluna devam ederken, Kıran Köyü derbentçi köy statüsüne alınmış ve vergiden muaf tutulmuştur.

Bu durum, köyün Osmanlı idaresi altında farklı bir konuma sahip olduğunu gösterir. 


Sultan II. Abdülhamid, Kıran Köyü’ne özel ilgi göstermiş, annesi adına burada bir mescit yaptırmıştır.

Ahşap minaresi, aynı zamanda gözetleme kulesi olarak kullanılabilecek şekilde tasarlanmış bu yapı, mimarî açıdan dikkat çekiciydi.

Ancak, 1962-1963 yıllarında bu mescit, yenilenme çalışmaları sırasında yıkılmış ve yerine kârgir bir cami yapılmıştır.

Bu yapının tasviri, Vakıflar Genel Müdürlüğü Yayınları’nda bulunan "Türkiye’de Vakıf Âbideler ve Eski Eserler" adlı kitabın dördüncü cildinin 136. sayfasında detaylıca anlatılmaktadır.


Kıran Köyü, yüzyıllar boyunca dağ ve orman ekonomisine dayalı bir geçim kaynağına sahip olmuştur. Köylüler, uzun yıllar boyunca Uludağ’dan odun ve kar satarak yaşamlarını sürdürmüşlerdir.

Günümüzde ise çilek üretimi, köylüler için önemli ve kazançlı bir geçim kaynağı hâline gelmiştir. Köye ulaşım, hem Cerrah Kasabası hem de Yenice Kasabası üzerinden sağlanmaktadır.

Kıran Köyü, hem tarihî hem de ekonomik açıdan önemli bir miras olarak İnegöl ve çevresine katkı sağlamaya devam etmektedir.

Her ne kadar modernleşme ile birlikte bazı özgün yapılar kaybolmuş olsa da köy, kültürel ve tarihî dokusunu büyük ölçüde korumaktadır.

Sıradaki yazımızda görüşmek üzere! Yaşam sevinciniz eksik olmasın!