Kurban kesmek, akıl sağlığı yerinde, büluğa ermiş ve nisap miktarı mala sahip her Müslümanın yerine getirmesi gereken malî bir ibadettir.
Kurbanı imkanı olan keser?Kurban kesmek, İslam dininde önemli bir ibadettir ve belirli şartlara sahip Müslümanlar için vacip kılınmıştır. Bu şartları taşıyan herkesin kurban kesmesi, Allah'ın rızasını kazanmak için yerine getirilmesi gereken bir görevdir.
Kimler Kurban kesmekle yükümlüdür?Kurban kesmek: akıl sağlığı yerinde, büluğa ermiş, temel ihtiyaçları ve borçlarından başka nisap miktarı mala sahip olup seferi olmayan her Müslümanın yerine getirmekle yükümlü olduğu malî bir ibadettir.Nisap miktarı malın artıcı (nâmî) olup olmadığına ve üzerinden bir yıl geçip geçmediğine bakılmaz.
Ailede Kurban kesme yükümlülüğü kime aittir?Ailede zengin olan karı-kocadan her birinin ayrı ayrı kurban kesmesi gerekir mi? Evde aile reisinin kurban kesmesi ile zengin olan öteki aile fertlerinden kurban vecibesi düşer mi?İbadetlerde yükümlülük ve bu yükümlülüğün bir neticesi olan ceza ve mükâfat bireyseldir. İslam’a göre aile fertleri arasında mal ayrılığı esası vardır. Yani ailenin her bir ferdinin kendisine ait malı olabilir. Bu itibarla aile fertlerinden karı, koca ve yetişkin çocuklardan kimin borcu ve temel ihtiyaçları dışında 80.18 gr. (20 miskal) altını veya bu miktar altın değerinde parası veya nâmî (artıcı) olmasa bile nisaba ulaşan fazla malı ve eşyası varsa, o kimse zengin sayılır.
Aile fertlerinden bu şartları taşıyanlar, fıtır sadakası vermekle mükellef oldukları gibi Kurban Bayramı’nda da Hanefîler'e göre kurban kesmekle yükümlüdürler (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, 6/312-316).
Şâfiî mezhebine göre ise aile için bir kurban kesmek sünnet-i kifâyedir. Dolayısıyla aileden birisinin kurban kesmesi ile hepsi için sünnet yerine gelmiş olur (Nevevî, el-Mecmû‘, 8/384; Şirbînî, Muğni’l-muhtâc, 6/123).Şafii mezhebinin görüşü asgarî derecede nisâba sahip olan aileler için daha uygundur. (Din İşleri Yüksek Kurulu 12.07.2017)
Kurban kesmek yerine sadaka versek olur mu?İbadetlerin şekil, şart ve rükünleri olduğu gibi hikmetleri, amaçları ve teşri gerekçeleri de vardır. İbadetlerdeki bu özelliklerin birbirinden ayrı düşünülmesi mümkün değildir.
Diğer taraftan ibadetler ancak emredildikleri şekliyle yerine getirilir. Her ibadetin bir yapılış şekli vardır. Kurban ibadeti de ancak kurban olacak hayvanın usûlüne uygun olarak kesilmesiyle yerine getirilebilir (el-Fetâva’l-Hindiyye, 5/360).
Bedelini infak etmek suretiyle, kurban ibadeti yerine getirilmiş olmaz. Zira hayvanın kesilmesi bu ibadetin rüknüdür.Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.), kurban meşru kılındıktan sonra her yıl bizzat kurban kesmek sureti ile bu ibadeti yerine getirmiştir (Tirmizî, Edâhî, 11 [1506-1507]; bkz. Buhârî, Hac, 117, 119 [1712, 1714]; Müslim, Edâhî, 17 [1966]).
Hz. Peygamber (s.a.s.), Kurban Bayramı’nda Allah katında en sevimli ibadetin kurban kesmek olduğunu, kurbanın kesilir kesilmez Allah katında makbul olacağını ve kurban edilen hayvanın her bir parçasının kişinin hayır hanesine kaydedileceğini ifade etmiştir (Tirmizî, Edâhî, 1 [1493]; İbn Mâce, Edâhî, 3 [3126]).
Allah Teâlâ’nın rızasını kazanmak niyetiyle, karşılıksız olarak fakir ve muhtaçlara yardım etmek, iyilik ve ihsanda bulunmak da Müslümanın önemli vazifelerinden biridir. Zaruret derecesinde ihtiyaç içerisinde bulunan kimseye yardım etmek dinimizde farz kabul edilmiştir. Ancak bu iki ibadetin birbirinin alternatifi olarak sunulması doğru değildir.
Kurban kesme olmadan hayvanı, sadaka olarak bir kişiye vermek kurban yerine geçmez. (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, 6/320- Din İşleri Yüksek Kurulu 12.07.2017)
Aynı şekilde kurban bedelini de yoksullara ya da yardım kuruluşlarına vermek suretiyle, kurban ibadeti ifa edilmiş olmaz.
Yoksula ya da yardım kuruluşuna kurban vekaleti verilirse, kurban vekalet verenin adına kesilirse ancak o zaman kurban şartı yerine getirilmiş olur.
AYŞE BAYRAKTAR