Durum gayet açıktır:

  • Medreselerin varlığı, Camilerin çokluğu ve süslü yapıları, ezanların yükselmesi,
  • Siyasette mü’min insanların söz sahibi olması, Umreye gidişlerin çoğalması, hacca kur’a ile gidilebiliyor olması,
  • Adına İslamî denen bankaların varlığı,Okullara Kur’an dersi konması,
  • Kadınların tesettür engelini aşmış olmaları ve benzeri içimize ferahlık getiren olumlu gelişmeler tek başına fitnenin engeli olmayacaktır. Peygamber aleyhisselamın ikazı çok açık ve nettir: ‘Kötülük çoğaldı ise iyiliğin kurtarıcılığı yoktur!’
  • Hayalciliğin gereği yoktur. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem sahih bir hadiste ‘vay yaklaşan fitnedeki Arab’ın hâline!’ buyurmuştu. ‘Yaklaşan’ sözünün üzerinden kaç asır geçti. Bu yaklaşmanın ne kadar burun buruna geldiğini takdir edemezsek rakam bilmiyoruz demektir.
  • Asrımızın musibetlerini sıralarken liste uzar. Musibet olarak içine düştüğümüz badirenin en risklisi olarak bereketimizin eridiğini yazmalıyız. Bereketimiz gidiyor. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bunu da haber vermişti. Hadislerde ‘zamanın daralması’ olarak geçen uyarıyı biz hayatımızın pek çok alanında izleyebiliyoruz:
  • Vakit bereketini kaybetti. Onca imkâna rağmen vakit darlığı yaşıyoruz. Gün aynı gün, ay aynı ay ama hayat bize yetmiyor.
  • İlmin bereketi gitti. Büyük kütüphaneleri evlerimize taşıdık ama ilmi bulamadık. Âlimin bereketi kayboldu.
  • Ekmeğin bereketi eridi. Paranın bereketi enflasyon adı ile eridi.
  • Dostluğun bereketi sunileşti. Evlilikler asıl gayesi dışında sürdürülür oldu.
  • Elimizi tuttuğumuz her şeyde bu bereketsizliği görmemiz mümkündür. Toprağımızı kaybettiğimizdeki refleksimizi bereketi kaybederken göstermiyor olmamız da duygu bereketimizin, hissiyat kıtlığımızın işareti olmalıdır.
  • Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin hadislerindeki fitne ikazlarını ‘işte bu idi’ diye günlük olaylarla tahdit etmeyi uygun bulmayız. Aynı şekilde o ikazlardan üzerimize bir pay çıkarmamayı da uygun bulmayız. Ortası matlubumuz olmalıdır.
  • Gelen her günün geçen günden daha sıkıntılı olacağını kabul etmek zorundayız. İnsanlık zirveden iniş pozisyonundadır. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin peygamberimiz olarak gönderilmesi bir kıyamet alametidir. O alamet başlamıştır ve devam etmektedir. Kıyamete yürüyüş açısından geri dönüş mümkün olmayacağına göre yarının bugünden iyi olması kitlesel ve nesiller bazında asla mümkün değildir. Bireysel olarak yarınlarda bugünlerdekilere göre daha iyi bireylerin bulunması mümkün olabilir. Mücadelemiz de o bireylerden olma yönündedir biiznillah.
  • Bugünlerin en hassas kriterlerinden biri mü’minin mü’mine silah doğrultmasının imanı sarsacak nitelikte bir suç olacağı gerçeğini hatırlamak olmalıdır. Birbirimizin canına kastederken veya öyle bir suça sebep olurken birbirimizin imanı ile oynadığımızı ve bunun maliyetinin de cennet/cehennem olacağını unutamayız.
  • Bugünlerin kurtuluşu ibadete sığınmaktır. Camideki ile, evdeki ile, seccadedeki ve iş yerindeki, her yerdeki ibadetle kurtulabiliriz. Kulluk bunu gerektiriyor: Fiilî olarak Allah’a sığınacağız. Bunu seccadeye kapanmak, kitaba kapanmak, sokağa ve infaka kapanmak olarak da yorumlayabiliriz.

NURETTİN YILDIZ